Gönderi

64 syf.
·
Not rated
Seyahatnâmeler, gezip görülen yerlerin çeşitli özelliklerine odaklanan metinlerdir. Bu tür metinler, seyyahın gözüyle mekânları, insanları, kültürleri, gelenekleri tanımayı mümkün hale getirir. Bu açıdan seyahatnâmeler, öteki millet ve medeniyetleri de farklı bir biçimde okuma faaliyeti olarak anlam kazanır. İşte Ahmet Haşim’in elinizdeki seyahatnâmesi de yalnızca bir nesir türü olarak değil bu türü kendine has bir edebî anlatı kategorisine yükselten metinlerdendir. "Bu bir hastanın yol notları, rüzgarlı, karanlık bir sonbahar gecesiyle başlar. İstanbul’un denizini sinirli, ufuklarını mürekkep gibi siyah ve Üsküdar taraflarının göklerini uzak bir yangının hafif kırmızılıklarına boyanmış bıraktım. Onun için zifiri bir karanlıkta tren Sirkeci’den ayrılırken sinirlerim iyi değildi." Ss:13 Üsküdar’ı seyrederek sıkıntılı bir halde Sirkeci’den trenle yola çıkan Hâşim, Balkanları, Orta Avrupa düzlüklerini aşarak Frankfurt’a ulaşır.
Ahmet Haşim
Ahmet Haşim
'in , detaylı betimlemeleri ve mukayeseleriyle dönemin Almanya’sı ve Türkiye’si hakkında okura detaylı bilgiler verir. Hastanede geçen günlerinden, doktor tavsiyesiyle çıkıp gezdiği Frankfurt sokaklarındaki hatıralarına kadar yaşadığı tecrübeler, yazarın eğlenceli diliyle keyifli birer serüvene dönüşüyor. Kitapta benim ilgimi çeken 'Dilenci Estetiği Bölümü' oldu.Can Yayınlarından çıkan
Frankfurt Seyahatnamesi
Frankfurt Seyahatnamesi
günümüz Türkçesine uyarlanmış hali olduğundan okurken zorluk çekmedim.Sayfalar su gibi aktı gitti. Merak edenlere keyifli güzel okumalar dilerim. Kitapla kalın.
Frankfurt Seyahatnamesi
Frankfurt SeyahatnamesiAhmet Haşim · Can Yayınları · 2021931 okunma
·
300 views
Dilek Özcan okurunun profil resmi
"Yağmurlu caddelerde gözümün gördükleri, doğal olarak, kafamda 'fikir' oluşturuyordu. Fakat konuşacak bir kimse bulamayan bu fikirler, hapis arılar gibi kafatasımın dört duvarına kendilerini vurmaya başlayınca varlığımın alçaldığını, bir kaptan gizlice akan su gibi insanlığımı yavaş yavaş azaldığını ve hasıl olan bu boşluğa bir tür hayvan zekasının karanlıkları dolmaya başladığını duyuyordum. Düşünürdüm:"Ya şimdi yere düşsem, elim ayağım kırılsa, üstümden otomobil geçse ben ne yaparım? Halk beni saracak, ismimi memleketimi, yerimi soracaklar, bense, asfalt üzerinde kaymış bir araba beygiri gibi, etrafımdakilere sessizce bakmaktan başka ne yapabilirim?" O zaman dünyanın en güzel bahçelerinden biri olan Frankfurt hayvanat bahçesine koşardım ve bu gurbet diyarında yağmurlu havada, demir kafeslerin arkasında, yaşlı gözlerle kendilerini seyre gelenlere dalgın dalgın bakan dilsiz hayvanlara bir kardeş acısıyla bakardım. " Ss:52-53 Hastane odasından
Han Tuna okurunun profil resmi
Gezi ve seyahatnameler 👌🙏🏻
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.