Gönderi

302 syf.
7/10 puan verdi
Yazma sürecinden bahsedilen kitapları severim. Bu açıdan güzeldi benim için. Yazarların birbirini etkilemesi konusu da ayrıca cazipti. Ama her ikisi de takip edemeyeceğim bir seviyeye gelmiş olabilir. Akış olarak değil bu bahsettiğim durum, kim ne yapıyor farkındaydım ama yine de fazla geniş bir alana yayılıp kontrolümden çıkmış hissettim. Parçaları tek başına ele alırsak çokça beğendim. H.C'nin anlattıkları, Aysona'nın hikayesi, Zühre'nin mektupları, sondaki armut hikayesi... Bunları özellikle çok sevdim. Sorun yaşadığım kısım ise parçaları birleştirme ve bunlar arasındaki bağları anlayabilmek oldu. Bu konuda yazarın zihnini yakalayamadım ya da benim alışık olduğum okumalarda kısmen tek bir koldan ilerleyen anlatılar bulunduğu için bu sefer biraz afalladım. Üç dört kitap edebilecek meseleler (sondaki firuze ve esen'den bahsetmiyorum) tek bir kitaba sıkıştırılmış gibi hissettim. Hatta içinde olduğum durumu bazen şuna da benzettim: Sofranın başında bir oyunla oyalanan çocuğun ağzına çaktırmadan yemek vermek. Roman yazmak biraz da böyle bir şey bence. Hatta çocuğa yedirmek istediğin bir yemek yoksa oyunlarla oyalayıp durduğun bir kitap pek de işe yaramaz gibi geliyor. Sırf bu yüzden kendimi asla bir roman yazabilecekmiş gibi hissetmiyorum. Bu kitapta olan şey ise çocuğun yemeğin farkına varmasıydı. Yemekten de oyundan da vazgeçmedi tabi. Hatta yemek yemenin onu rahatsız etmediğini de fark etti. Yemek benzetmesinden çıkacak olursam; tüm bu his parçalar arasındaki bağlantıyı kuramamamdan kaynaklanıyor. H.C. sık sık bahsetmiş bu bağlantıdan. O yüzden varlığına güveniyorum. Bende görecek göz, anlayacak kafa bulunmuyor olabilir.
Aysona
AysonaHüdayi Can · Kitapyurdu Doğrudan Yayıncılık · 202014 okunma
·
15 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.