Gönderi

Çamurlu, balgam dolu kaldırımda gördükleri portakal ve elma kabuğu parçalarını, üzüm çöplerini alıp yiyorlardı. Erik çekirdeklerini dişleriyle kırıyor, içlerini çıkarıyorlardı. Bezelye büyüklüğündeki ekmek kırıntılarını, ne olduğu anlaşılamayacak denli kirlenip kararmış elma koçanlarını toplayıp ağızlarına atıyorlar, çiğneyip yutuyorlardı. Bunlar Tanrı'nın senesi 1902'de, 20 Ağustos günününün akşamı saat altıyla sekiz arasında, dünyanın gördüğü en büyük, en zengin ve en güçlü imparatorluğun merkezinde yaşanıyordu.
Sayfa 49 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.