Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

"Biz Kuzey Yarım Küre'de olduğumuz için güneyden esen rüzgârlar sıcak olur. Samyeli, Lodos filan işte. Bu arada Lodos ne güzel bir ke- lime." Altı üstü rüzgârdı işte, eser geçerdi; ama sen doğanın diline kulak verirdin, öyle derinden hissederdin ki yaşamayı. Bazen fark ettiklerini ben de hissetmek isterdim. Sana karışıp seninle bir olmak, sen olmak. Bir ormanda yürümek gibiydi zaten seninle yaşamak. Pence- reye boncuk boncuk biriken yağmur damlalarından kuşlar çizerdin. Uçup giderlerdi kuşlar art arda sonra, sen de şakıyıp peşlerine düşerdin. Senin sesin kuşların sesinden güzeldi. Şu çiçekler aslanağzı, az ileridekiler begonya, krizantem, işte bunlar zambaklar, o güzelim elindeki menekşe. Ne çok çiçek varmış, senden öğrendim. Bilmediğin bir çiçek görünce he- men onun adını merak ederdin. Sarı çiçeğe, "Annen baban var mıdır?" diye soran Yunus'un kalbinden taşıyor olmalıydın. Sen yürürdün caddeyi portakal çiçeği kokusu sarardı. Şakayıkla süslenirdi yol kenarları. Hani şarkıdaki gibi iklim değişir, Akdeniz olurdu, gülümserdik. Öyle çok şaşırtırdın ki beni. Bir yanın Dede Korkut'un dizinin dibinde epik hikâyeleri dinlemiş, İstanbul'un fethine şahit ol- muş, tüm tarih boyunca yaşamış kadar eski, bir yanın da Jetgiller çizgi filmindeki gibi bir hayat sunulsa pekâlâ memnun olacak kadar yeniydi. Şaşırtacak neyin kaldı ki derdim, daha sessiz sedasız bir gidişin olduğunu bilemezdim. Daha sonra anılar renklerini kaybetti yavaş yavaş. Yani iki yıl on beş günün ardından saymayı bıraktığım zamanlardan çok sonraları. Dekorlar silinmeye başladı, raflarda fincanlar tüm maviliğiyle kaldı. Arada bir Yasemin'in çok sevdiği yazarlar çarpıyor kitaplıktan gözüme, gülümsüyorum, o kadar. Birlikte yürüdüğümüz yollar herhangi bir yola dönüştü. Ya- semin'e bakarken üstüme döktüğüm kahvenin lekesi çıktı tişörtümden. Çiçeklerin adını bilmeden de yaşıyormuş insan, kokularını içine pek fazla çekmeden. "Kanatır ruhumu mâzide kalan hatıralar" diye devam ediyormuş şarkıya Münir Nuret- tin, Yasemin gidince fark ettim. Oysa ağrı vermez hâle geliyor zamanla yaşanmışlıklar. Öyle işte Yasemin. Boynundaki kırmızı boncuk kolye kaç sıraydı, hatırımda kalmadı. Elli kuruşluk mandal bir toka, seksen yaprak yarısı kullanıl- mamış kareli bir defter, 0.7 uçlu siyah bir rotring kalem sen en geriye sadece bunlar kaldı.
·
98 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.