Gönderi

ANCAK YAZIKLAR OLSUN Kİ ONLAR TARAFSIZMIŞ.
Savaş öncesini, savaştan 10-15 yıl önceki durumu hatırlıyor musunuz? O zamanlar artık Ahmed, Muhamed, Salih gibi isimlere rastlamak zordu, birtakım suni, plastik isimler revaçtaydı, burada o isimleri anmayacağım. Biz, bize ait güzel isimleri reddedip çocuklarımıza garip garip isimler vererek galiba onların arkasına saklanmayı ve kökenlerimizden kaçmayı istiyoruz. Sanki suçluymuşuz gibi. Sosyalist Bulgaristan'da Müslüman isimlerini yasaklayan kanun çıkarılmıştı, Yugoslavya'da böyle bir kanun yoktu fakat insanlar Müslüman ismi taşımanın iyi bir şey olmadığını düşünüyordu. Bu kendi kendimizi aşağılamak anlamına geliyordu. Ben, bunun birilerinin hoşuna gidip gitmeyeceğinden tamamen bağımsız olarak ne isek o olmamız gerektiğini savunuyorum. Bu savaş olmasaydı, kültür bakımından kimin hangi seviyede olduğunu bilemezdik. Fakat savaş her şeyi tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermiştir. Milletimizin seviyesini korumuş olmasından ve bize yapılanlara aynı zalimlikle karşılık vermemiş olmasından mutluyum. Bu, bizim için büyük bir ahlaki ve politik üstünlüktür. Göstermiş olduğumuz direniş ile birlikte dünyanın sempati- sini kazandık. Biz Boşnak-Müslüman olduğumuz için gurur duymalıyız. Mostar Köprüsü'nü biz yıkmadık. Allah'a şükür bu böyle, aksi halde yurtdışına giderken kendimi nasıl hissederdim bilemiyorum. Şimdi ise alnım açık bir şekilde her yere gidebiliyorum. Milletimizin acı çektiği ve yurtdışına içimde buruk bir hisle gittiğim doğrudur ancak oralara utanç duygusu ile gitmiyorum. Birisinin bana "Siz orada ne yaptınız?" demesinden korkmuyorum. Vicdanım rahat bir şekilde yurtdışına gidebiliyorum. Her ne kadar saldırıya uğramış olsa da soykırıma soykırımla, yıkıma yıkımla karşılık vermemiş bir milletin mensubu olarak oralara gitmekten şeref duyuyorum. Saraybosna'da ilkokulları gezmek ve çocuklarla konuşmak gibi bir adetim var. Çocukların düşünceleriyle, bazı entelektüellerimizin düşüncelerini kıyasladığımda, oyum sıklıkla çocuklardan yana oluyor. Kimileri buna karşı çıkabilir fakat bu onların sorunu. Çocuklar, vatanları Bosna Hersek ve mensubu oldukları millet söz konusu olduğunda son derece netler. Onlar için bu kavramlar gayet açık, kafalarında herhangi bir karmaşa yok. Kimi entelektüellerin ise şöyle şeyler dediklerini işitiyorum: "Ben tarafsızım, savaşla ilgilenmiyorum, ben bunların üstündeyim." Onlar nedense hep bir şeylerin ötesinde, hep bir şeylerin üstünde. Çocukları öldürdükleri, kadınlara tecavüz ettikleri bu savaşta onlar tarafsızmış; böyle bir durumda herhangi birinin tarafsız olma hakkı var mıdır? Bu yaşadığımız zaman gerçekten de bir tezatlar dönemi, iyilik ile kötülük hiçbir zaman, âmâ bir insanın bile neyin ne olduğunu anlayabileceği kadar açık bir şekilde çarpışmamıştı. Ancak, yazıklar olsun ki onlar tarafsızmış!
Aliya İzzetbegoviç
Aliya İzzetbegoviç
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.