Gönderi

BATI'NIN YAŞAM TARZINI DEĞİL, ÇALIŞMA TARZINI BENİMSEMELİYDİK.
İslam tabiata dönük bir din, Kur'an ise gözlem ruhuna sahip bir kitaptır. Kur'an'da geçen ve bir dini metin için oldukça sıradışı olan "bakın, gözlemleyin, seyahat edin" gibi çağrıları hatırlatmak isterim. Diğerleri bu çağrıya kulak vermişken, biz dinlemedik. Batı'nın gücü öncelikli olarak ordularının veya ekonomisinin gücüne dayanmıyor. Bu, işin görünen kısmı. Bu gücün temelinde Batı medeniyetinin Bacon'dan miras aldığı deneysel düşünme metodu vardır. Batı dünyasında çocukların aldığı eğitimin temelinde doğayı, toplumu ve insanları gözlemlemek vardır. Bu manevi tutum değişmeden harici güç de mümkün olamaz. Müslüman bilim insanlarının Batı'ya göçü ile büyümekte olan uçurumdan bahsetmiştim. Çok daha tehlikeli olan ve Müslüman toplumunun kendi içinde mevcut bir başka uçurum ise sıradan halk ile aydın kesim arasındaki farktır; sıradan halk eğitimsizken, aydın kesim yanlış bir eğitime sahiptir. Okullar açmak ve dünyadan öğretmenler ve profesörler getirmek yerine biz evlatlarımızı dünya ülkelerine gönderdik. Evlatlarımız oradan zengin Batı karşısında derin bir aşağılık duygusu, ait oldukları yoksul ve geri kalmış çevre karşısında ise üstünlük duygusu ile geri döndüler. Sağlam bir dini eğitim olmadan, manevi olarak yönünü şaşırmış "eğitimli çocuklarımız" yerli değerleri yıkmak ve yabancıların değerlerini benimsemek suretiyle bu topraklarda abartılı bir şekilde hayran oldukları Amerika'yı bir gecede kurabileceklerini zannettiler. Pek çokları gibi onlar da Batı'daki iyi ile kötüyü birbirinden ayıramadı. Batı'nın yaşam tarzını değil, çalışma tarzını benimsemeleri gerektiğini bilemediler. Bu altüst olmuş değerler skalası trajediyi de beraberinde getirdi. Bu gerçekler göz önüne alındığında, günümüz Müslüman dünyasında eğitimin nitelik ve nicelik açısından en acil ve en radikal değişikliğe ihtiyaç duyan kurum olduğunu kesinlikle söyleyebiliriz. Eğitimin yabancılara manevi ve bazı durumlarda da maddi bağımlılığından kurtulması için niteliksel değişikliklere ihtiyaç vardır. Bu anlamdaki kronik yetersizlikten kurtulmak ve gelmekte olan nesillerin eğitime dahil edilebilmesi için gerekli şartların kısa sürede sağlanabilmesi adına ise niceliksel değişiklikler şarttır. Din ile birlikte eğitim, Müslüman dünyasının halihazırdaki ast konumundan kurtularak hızlı bir şekilde özgürleşmesi için ikinci kilit unsurdur. Müslüman ülkeler yeterli sermayeye sahip değildir, durum bu iken, sahip oldukları insan gücünü en kârlı yatırım olan eğitime yatırmaları gereklidir. Bilim mirasını kendi başına uygulama ve kullanma ve bu mirası daha da geliştirme yeteneği olmadan gerçek bir bağımsızlık mümkün değildir. İslam tarih sahnesine ilk çıkışında, önyargısız bir şekilde önceki medeniyetlerin miras bıraktıkları bilgi dağarcığını toplama yaklaşımı sergiledi. Öyleyse günümüz İslam'ı, upuzun bir hat boyunca kesiştiği Batı medeniyetinin mirasına neden daha farklı yaklaşsın?
Aliya İzzetbegoviç
Aliya İzzetbegoviç
·
51 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.