Nisyan ile o kadar da malul olmayan bir hafızam var. Bazen bu durum insan olup olmadığıma dair şüpheler uyandırıyor içimde. Ama sonra içime dönüp orda biriken nefreti görünce insan olduğuma tekrar tekrar inanıyorum.
Benim de kardeşimle paylaştığım bir unutma bahçem vardı. En az kitaptaki kadar gerçek, en az onun kadar büyülü.
Küçük yaşta dünyaya tahammül edemez hale geldiğimiz zaman ve babam anlamsızca bizi saat sekizde yatağa yolladığı için yorganın altı bizim unutma bahçemizdi. Ben o karanlıkta bir kütüphaneye dalardım, kardeşim ise dev bir sinema salonunda dolaşırdı. Hayat ne tuhaf.
Unutmak için tasarlanmış bir bahçe... Unutmaya çalışan insanlar... Unuttukları tek şey aslında insan ırkından bir bahçe ile kaçılamayacağı...