Gönderi

534 syf.
·
Puan vermedi
·
45 günde okudu
Bence adil…
İlk sayfalardan itibaren etkileyici bir eser. Yarı otobiyografik olduğunu bilmek önemli. Baştan sona gelişerek ilerleyen bir olay örgüsü olduğu söylenemez, yine de akıcılığından hiçbir şey kaybetmiyor. Aslında sefalet ve nefret, anlattığı. Her yerde, her insanda rastlanan ve yoksullukla sınırlanamaz bir sefalet: Ufak çıkarlar, kötülükler, dengesizlikler… Ve de nefret: Askerliğe, kolonyalizme, meslekî uzmanlıklara, hemen her şeye karşı duyulan, bizzat tecrübe edilmiş bir nefret… Kitabın kahramanı Bardamu, acımasız bir gözlemci. Her şeyden önce de kendine karşı… Ona ‘psikolojik anarşist’ diyebiliriz. Kafasının içinde herkes ve her şey asaletini yitiriyor. En kötümser hâline indirgeniyor. Dilindeki tatmin edici küfürbazlık, bunun için en iyi araç. Düzgün cümleler beklemeyin bu romandan. Ama zaten lastik kadar esnek olmayan bir dilden, bunca kaotik bir olaylar ve düşünceler yumağını açması da beklenemez. Var olsun Yiğit Bener. Şimdiye dek bir kitapta karşılaştığım en iyi ‘çevirenin notu’ kısmını da yazmış. Kitabın yazarı Céline’in Yahudi düşmanı ve Nazi sempatizanı olduğu biliniyor. Romanı okuduktan sonra bir kez daha kanaat getirdim: Yaratıcıları neyi savunmuş, her neyi savunmuş olursa olsun, aradan makul bir süre geçtikten sonra, tüm güzel kültür eserlerine sahip çıkmalı. Gönül ister ki, aradan o “makul bir süre” geçmek zorunda kalmasa… Yine de kitaptaki bazı ifadeler, bugün bile yazılsa bela çıkarabilir. Bu nedenle de kendi zamanında ilerici, çağımızın çağdaşı bir eser. Yenik, yitik, bitik bir adam Bardamu. Zekası da böyle olmasına çanak tutuyor olabilir. Ama anlattıklarına bakılırsa, çevresi ondan çok mu iyiymiş sanki? Öyle millete, öyle adam. Bence adil…
Gecenin Sonuna Yolculuk
Gecenin Sonuna YolculukLouis Ferdinand Celine · Yapı Kredi Yayınları · 20224,131 okunma
·
45 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.