Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Sizin oralarda hiç yağmur var mı? dedi benzinci. Neresiymiş bizim oralar? Dallaslı olduğunuzu gördüm de. Chigurh paranın üstünü tezgahtan aldı. Benim nereli olduğumdan sana ne arkadaş? Kötü bir niyetim yoktu. Kötü bir niyetin yoktu demek. Laf olsun diye sordum öyle. Kırolar arasında kibarlık bu oluyor öyle mi? Beyefendi, özür diledim. Özrümü kabul etmiyorsanız ben ne yapayım? Bunlar ne kadar? Efendim? Bunlar ne kadar dedim. Altmış dokuz sent. Chigurh bir dolarlık bir banknotu tezgahın üstüne koyup açtı. Adam kasayı açıp bozuk paraları kumarhanede fişlerin dizildiği gibi üst üste önüne dizdi. Chigurh bu arada gözünü ondan ayırmamıştı. Adam gözlerini kaçırdı. Öksürdü. Chigurh naylon fıstık paketini dişiyle koparıp açtı ve üçte birini avcuna döküp durduğu yerde yemeye başladı. Başka bir şey var mıydı? dedi adam. Bilmem. Var mıydı? Bir sorun mu var? Hangi konuda? Herhangi bir konuda. Bana bunu mu soruyorsun? Herhangi bir konuda bir sorun mu var? Adam dönüp elini ağzına götürdü ve tekrar öksürdü. Chigurh'a baktı ve sonra başını çevirdi. Pencereden dükkanın ön tarafına baktı. Benzin pompalarına ve orada duran arabaya. Chigurh bir avuç fıstık daha yedi. Başka bir şey var mıydı? Daha önce de aynı şeyi sordun. Kapatacağım da. Kapatacaksın. Evet efendim. Saat kaçta kapatıyorsun? Şimdi. Şimdi kapatıyorum. Şimdi bir saat değil. Saat kaçta kapatıyorsun? Genellikle karanlık basınca. Hava karardığında. Chigurh durduğu yerde ağır ağır çiğniyordu. Ne dediğini bilmiyorsun, değil mi? Efendim? Ne dediğini bilmiyorsun, değil mi dedim. Kapatacağım diyorum. Dediğim bu. Saat kaçta yatıyorsun? Efendim? Biraz sağırsın galiba. Saat kaçta yatıyorsun dedim. Dokuz buçukta falan. Dokuz buçuk sularında. Chigurh avucuna biraz daha fıstık döktü. O zaman tekrar gelebilirim, dedi. O sırada kapalı olurum. Önemli değil. Niye geleceksiniz ki? Kapalı olacak. Onu söyledin zaten. Kapalı ama. Şu dükkanın arkasındaki evde mi oturuyorsun? Evet. Hayatın boyunca burada mı yaşadın? Adamın cevap vermesi biraz zaman aldı. Burası karımın babasınındı, dedi. Eskiden. Sen evlenince üstüne kondun. Uzun yıllar Temple Teksas'ta yaşadık. Ailemi orada büyüttüm. Temple'da. Dört yıl önce filan geldik buraya. Evlenince üstüne kondun. O şekilde ifade etmek istiyorsanız... İfade etmek istemiyorum. Durum öyle. Neyse benim kapatmam lazım. Chigurh fıstıkların geri kalanını avucuna döktü ve paketi buruşturup tezgahın üstüne bıraktı. Tuhaf şekilde dimdik durarak çiğnedi. Ne çok soru soruyorsunuz, dedi adam. Kendiniz nereli olduğunuzu bile söylemediğinize bakılırsa... Yazı turada en çok ne kaybedildiğini gördün? Efendim? Yazı turada en çok ne kaybedildiğini gördün dedim. Yazı turada mı? Yazı turada. Bilmem, insanlar genellikle yazı turayla bahis tutuşmaz. Daha çok bir karara varmak için falan atılır yazı tura. Hatırladığın en büyük karar ne? Bilmem ki. Chigurh cebinden bir yirmi beş sendik çıkarıp tepedeki floresanın mavimsi çiğ ışığına doğru döndürerek attı. Yakalayıp kolunun üstüne, kanlı bandajın hemen yukarısına kapadı. Yazı mı tura mı? dedi. Yazı tura mı? Evet. Bahis ne? Sen yazı mı tura mı onu söyle. Ama bahsin ne olduğunu bilmem lazım. Ne fark eder? Adam ilk kez Chigurh'un gözlerine baktı. Lacivert taşı kadar koyu mavi gözler. Hem pırıltılı hem tamamen opak. Islak taş gibi. Senin söylemen lazım, dedi Chigurh. Ben senin yerine söyleyemem. Haksızlık olur. Doğru olmaz. Hadi söyle. Ben bahis fılan tutuşmadım ki. Tutuştun. Hayatın boyunca tutuştun. Ama haberin yoktu. Bu paranın üstündeki tarih kaç biliyor musun? Hayır. Bin dokuz yüz elli sekiz. Yirmi iki yıldır buraya varmak için seyahat ediyor. Şimdi vardı. Ben de öyle. Elimi kapadım üstüne. Ya yazı ya tura. Sen söyleyeceksin. Söyle. Bilirsem ne kazanacağımı bilmiyorum ki. Mavi ışıkta adamın yüzünde minik ter boncukları belirmişti. Üst dudağını yaladı. Her şeyi kazanacaksın, dedi Chigurh. Her şeyi. Söylediğiniz şey mantıklı değil beyefendi. Söyle. Tura olsun. Chigurh elini paranın üstünden kaldırdı. Adam görebilsin diye kolunu hafifçe çevirdi. Aferin, dedi. Parayı bileğinden alıp adama uzattı. Ne yapacağım ki bunu? Al. Bu senin uğurlu paran. İhtiyacım yok. Evet var. Al şunu. Adam parayı aldı. Kapatmam lazım artık, dedi. Cebine koyma. Efendim? Cebine koyma. Nereye koyayım? Cebine koyma. Öbür paralarla karışır sonra. Peki. Herhangi bir şey vasıta olabilir, dedi Chigurh. Ufacık bir şey. Farkına bile varmayacağın bir şey. Elden ele geçer. İnsanlar önemsemez. Sonra günün birinde hesaplaşılır. Sonra da her şey değişir. Aman, diyeceksin. Sıradan bir para. Mesela. Bir özelliği yok. Neye vasıta olacak ki? Bak mesele şu. Eylemi nesneden ayırmak. Zaman içinde belirli bir anın parçaları başka bir anın parçalarıyla yer değiştirebilirmiş gibi. Nasıl olabilir böyle bir şey? İşte sıradan bir para. Evet. Doğru. Doğru mu?
·
54 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.