Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Serdengeçti Dergisi, 11. Sayı
YIKILDILAR "Kendilerini yarı ilah sanıyorlardı. Yapanlar onlardı!.. Milleti onlar kurtarmıştı!.. Partilerinden bahsederken şerefli partimiz diyorlardı. 10 yılda 15 milyon genç yaratmışlardı!.. O kadar ileri fikirliydiler, o kadar ileri gidiyorlardı ki 400 yıllık mesafeyi 20 yılda kat etmişlerdi!. Herşey onlarla başlıyordu. Şanlar ve şereflerle dolu Türk tarihi onlara göre devri istibdattı. Kapkara ortaçağdı. Tam otuz yıl tanrılar gibi konuştular, firavunlar gibi saltanat sürdüler. Yediler, içtiler, kustular. Bol harcırahlar, hususi vagonlar, yatlar, kökünü kazıdıkları sultanların saraylarında şahane hayatlar, zevk, eğlence, alemler... Vur patlasın, çal oynasın! Her gün bayram... Hergün seyran. Altta kalanın canı çıksın. Altta kalan milletti, halktı, köylüydü. Amma nutuklarda, afişlerde 'Milletin Efendisi Köylüdür' diye yazılıydı. Halkı ve köylüyü "Efendimiz Sensin" diye diye efendi efendi soydular. Ne usandılar, ne utandılar, ne de doydular. Bir harf tarifi gibi yıllarca isminin başından Dahiliye Vekilliği ayrılmayan İçişleri Bakanları cadde ortasında namuslu kadınlara musallat oluyor, bakanlık arabasını seyyar bir kerhane gibi kullanıyordu. Aynı seriden CHP'nin yıllarca Hariciye Vekilliği'ni yapmış bir adam yabancı bir memlekette şerefine verilen ziyafetlerde kendisine takdim edilen Frenk yosmalarının aşkına milli menfaatleri ayaklar altına alıyor, ona bağlı hariciyeciler yabancı memleket piyasalarına kalp para surüyor, Türkiye'nin haysiyet ve şerefiyle oynuyordu. Maarifin başına getirdikleri solda sıfırlar, bütün milli manevi kaynakları kurutuyor, sahte inkılaplar, devamlı bir ruh ve tarih düşmanlığı ile nesiller arasına nifaklar so kuyor, aile-millet bütünlüğünü derinden derinden sarsıyordu. İktisat, ticaret, maliye, sıhhat, ziraat sahalarında yapılanları hiç sormayın ve unutmayın. İkinci Dünya Savaşına girmeyen bir ziraat memleketi olan Türkiye'de 300 gr. arpa ekmeği yedik. Şekerin kilosunu 550 kuruşa aldık. Merkez Bankası'nda toplanan altınlar nereye gitti, nasıl eridi? Türkiye'de verem her yarım saatte bir vatandaşın canına kıyıyor. Nüfusumuzun yarısından fazlası sıtmalı. Birinci sınıf doktorlarımız birinci sınıf şehirlerimizde. Beton binalar, asfalt caddeler boyunda. Münevverlerimiz köyden ve kasabadan kaçıyor. Geçim zorluğu, işsizlik alabildiğine. Bir tarafta dairelerine asansörle inip çıkan, kaşanelerde yaşayan insanlar -bunlara gök sakinleri diyebiliriz. Diğer tarafta mağara devrinde yaşayan vatandaşlar. Yeraltı sakinleri. Bir taraf- ta haritada gösterecek kadar toprağı olan ağalar, beyler. Diğer tarafta gönüllü köleler... Ortaklar... Halkçı Halk Partisi'nin cemiyet nizamı! Bir de utanmadan bizden hesap sorun diyorlar. Hangi hesap, hangi kitap? Ey kitapsızlar! Atı çalan Üsküdar'ı geçti!.. Hırsızlık devletleşti...Ahlaksızlık milletleşti!.. 'Bu memleketi biz kurtardık' diye diye başa geçenler, diktatörler ve onun dalkavukları, memleketi öyle bir batırdılar ki kurtarabilene aşk olsun. İktidara hangi parti gelirse gelsin isterse bin parti değişsin bu köhne kadrolar, bu iki-üç-dört yüzlüler, bu sahte tavırlar, bu kof, batmış tükenmiş, yıpranmış kıymetler, bu mukallitler, bu bina ve zina medeniyetçileri, bu ruh düşmanları yerin dibine girmedikçe millet kendi kendine gelmedikçe ne yapılırsa yapılsın boştur. Bütün eller boş... Bütün gönüller boş... Onun için bizim muhalefetimiz parti muhalefeti değil millet muhalefetidir. Göklerden yağarcasına, yerlerden dogarcasına tertemiz, dupduru bir muhalefet!.. CHP kendini ebedi bildiği, putlarını ilahlaştırdığı için gafil avlandı. Millet onları 14 Mayıs 1950'de yerin dibine geçirdi. Cehenneme kadar yolları var!.. Bizim milletin garip bir hali var... Düşene acır. Geçmişi çabuk unutur. 'Kör ölür badem gözlü olur' derler. Bütün korkumuz burada. Ey Türk Milleti Bu gün sözde muhalefeti temsil edenler, dünkü alkışçı şakşakçılardı. Bugün sana yaranmak isteyenler, ayaklarına kadar gelenler dün seni ayak altı edenlerdi. Bugün adaletten, hakkaniyetten, maneviyattan bahsedenler, dün senin imanını, vicdanını alçakça çiğneyenlerdi. Vatan ve Millet cellatlarını unutma ve affetme!.. Serdengeçti" (syf: 109-110-111)
Timaş Yayınları - 1.Baskı - 1998, Mayıs /Adnan Menderes'in Devletin başına gelmesiyle birlikte, ilk iş olarak ezanı kendi özüne döndürerek tekrar Arapça okunmasının ardından Osman Yüksel Serdengeçti'nin, Serdengeçti dergisinde yayınlanan 'Y
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.