Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

344 syf.
·
Puan vermedi
Mor Salkımlı Ev Tahlil Mor Salkımlı Ev romanı iki ana bölümden ve ana bölümlerin alt başlıklarından oluşmaktadır. İlk bölümde 12, ikinci bölümde ise 2 başlık dikkat çekmektedir. Halide Edib Adıvar birinci tekil kişi tarafından anılarını anlatmaktadır. l. Bölüm ‘’Bu küçük bir kızın hikayesidir’’ Birinci bölümün ilk ara başlığı bu isimle başlar, Halide Edib Adıvar hayal meyal hatıralarını kendisinin akıl bali olmadığı dönemlerde bakımını üstlenen Haminnesinin hafızasından tamamlar. Hikaye Beşiktaş’ta Halide’nin doğduğu ve romanının adı da olan ‘’Mor Salkımlı Ev’’ de başlar. Bu ev’’ ıhlamur’ a giden uzun caddeye inen, birbirine muvazi dik yokuşlardan birinin hemen tepesindedir.’’(sayfa 17) Evin bu şeklide adlandırılmasının nedeni ‘’arka taraftaki bahçeye nazır pencereler, çifte merdivenlerin sahanlığındaki ince uzun pencereleri baştan başa mor çiçekler arasında camların birer ateş levhası gibi parlar’’ (sayfa 18) diye tasvir edilmesine neden mor salkımladır. Halide’nin yaşamın dair ilk hatıralar bu eve ve evin sakinlerine aittir. İlk kahramanımız Mevleviliğin ruhuna tesir ettiği, babası şekerci veya tatlıcı başı olan Haminne: saçları dini vecibelere uygun kınalı, beyaz tenli, gözleri maviye çalan ela renkli iyi huylu bir hanım olarak anlatılır. Haminne Halide tarafından hatırlanan ilk anıda güvercinlere yem vermektedir. (sayfa 18) Mor salkımlı evin ikinci sakini Halide’nin annesi ‘’Bedrifim’’ dir.’’ Solgun, zayıf bir yüz, hasta yanaklara gölge veren uzun kirpikler ve aralarında ışıldayan büyük siyah gözler Haminne’ye hiç benzemeyen bir yüz. Esasen bu renksiz hasta yüze uymayan renkli güzel dudakların ifadesi Mor Salkımlı Ev’de çok geçmeden toprağa karışan bu genk kadını hatırlatacak unsurdur’’(sayfa 20) Bedrifim’ in sırtındaki uzun siyah iki saç örgüsü Halide’de yılan izlenimi bıraktığı için küçük kız annesinden biraz ürktüğünü tahayyül etmektedir. Halide üç-dört yaşlarındayken annesi ölür. Annesi ile ilgili anılarının bu kadar cılız olmasının nedeni Halide’nin yaşının küçüklüğüdür. Halide’nin babası ise saraya gidip akşam dönen sarayda çalışan bir memurdur. Annesinin ölümü üzerine Halide babasının varlığıyla şiddetle alakadar olmaya başlamıştır. Babasının evde olmadığı zamanlarda yer yer ‘’babamı isterim’’ diye tutturup hizmetlilere kendini saraya götürttüğü de olmuştur. Halide’nin inadı tuttuğu zaman ‘’Ne olacak çingene sütü emmiş’’ denilmektedir.(sayfa 22) Annesi öldükten sonra yaşadıkları küçük taş evde üç kişi yaşamaktadır. Büyükbabasının arabacısı kendisiyle meşgul olan Ali Lala, Ali Lalanın kardeşi sırıtkan Mustafa ve küçük kıza türlü eziyetler eden Rasim Dadı’dır. Ali Lala kızı sokağa çıkarır, horoz şekeri alır ve şevkat gösterip koruyup kollar olarak anlatılır. kendisinin Ali Lala’yla arasındaki ilişkiyi küçük kızın başkalarına söyleyeceğinden çekinen Rasim Dadı birgün tesadüfen Haminne’ ye yakalanınca kovulur ’’ Haminne: kapıyı çaldım. Rasim benim olduğumu anlamadı galiba, kapıyı açtı. Bir de ne göreyim? Çocuğu paspasın üzerine yatırmış, ağına biber dolduruyor ’’(sayfa 27) Halide’nin babası evine bakan ihtiyar kadının torunu ile evlenince küçük kız Teşvikiye Camii’nin önünde Ihlamur caddesine inen büyük ve geniş yokuşta küçük bir mescidin karşısındaki biraz karanlık büyük bir evde yaşamayabaşlar. Bu ev mor salkımlı evin ferah aydınlık havasına benzemez(sayfa31) babasının yeni karısıyla tanıştırılmak için küçük kız giydirilir ve babasının yeni eve götürülür. Yeni hanım güzel, pembe beyaz yüzlü, mini mini ağızlı, arkasında altı gibi sarı saç örgüleri vardı olarak anlatılır.’’Halide çocuklardaki güzel olan şeylere olan zaafla bu genç ve güzel kadının dizine sıçradı, boynuna sarıldı ve öptü ’’(sayfa 40) Halide ‘’Kiria Eleni’’ adında bir Rum hanımın idare ettiği bir çocuk yuvasına verilir. Yuvadaki tek Türk çocuk kendisidir. Dış görünüşü yaşlı ve çirkin olan bu kadının insani ve ruhi görünüşündeki şefkat ve güzellik küçük kız tarafında sezilip sevilmiştir.(safya 42) ancak küçük kızın hastalanması yuvadan alınıp yeniden mor salkımlı eve dönmesine neden olacaktır. ‘’Hikaye artık benim oluyor’’ Birinci bölümün ikinci ara başlığına kadar olan olaylar Halide için bir nevi hayale benzeyen şeyler olduğundan ancak bundan sonra şuurunun temelini kavradığından artık hikayesine ve anılarına vakıf duruma gelir. Halide aynaya baktığında karşısında gördüğü şahsiyeti yadırgasa da farkına varmış ve onunla tanışmıştır. Koleje gitmeden önceki ilk arkadaşı Şayeste ile bu dönemde arkadaş olur.’’fındık rengi gözlü esmer hareketli çok konuşan bir yapıya sahiptir’’(safya 51) Halide’nin kendisini Şayeste ile kıyaslaması kendisinde tuhaf bir zevk uyandırmaktadır. Çünkü Şayeste’nin esmer olması Haminne ve babasının yeni hanımının kendisinden beyaz ve mavi gözlü olmasını bir nebze olsun unutturur. Haminnesi ile perilerin eline düşmüş ve sosyeteyi ‘’iyi sıhhatte olsunların’’ elinden kurtaran Arziye Hnım’ı arasıra ziyaret ederler. Saraylı Hnım Teyze’le Afkika Seyahatnamesini okurlar.(sayfa 87) Kemal Dayı’nın verem olup ölmesi büyük babanın da acısına dayanamayarak vefat etmesine neden olur. Bu hadisenin üzerine Hminne’nin isteğiyle Üsküdar’da bir eve taşınırlar.(sayfa 100) ‘’Üsküdar’da Oturduğumuz Eve Dair’’ Birincisi Selimiye’de İbrahim Paşa Konağı’nın ya selamlık yahut da harem tarafında bir eve taşınırlar.(sayfa 102) Selimiye Cami imamı Halide ve Nilüfer’e Hoca olarak tutulmuştur. Halide’nin abladan bir de Nigar adlı bir kardeşi daha olur. Selimiye’nin hocası Süleyman Ağa karılarını nasıl pilav yaptıklarına göre sıralamıştır. Onun ardından Eğinli Ahmet Ağa’dan ders almaya başlarlar hatta Halide halk edebiyatına olan istidadının oluşmasını sağlamıştır. Devlet Efendi adlı bir hocadan piyano dersi alır. Saraylı Hanım Teyze Halide’yi piyona ve diğer derslerine çalıştırır. Mahmure Abla 12 yaşına basmış ve Haminne görücü çevrilmez diyerek ceviz ağacından indirdiği Mahmure Ablaya uygun bir esvap giydirip görücü karşısına çıkmaya ikna eder. Evdeki yardımcı Havva Hanım, Halide ve kardeşlerini Haydarpaşa’daki Abdürrezak Tiyatrosuna götürür. Türk tulûatçığının en büyük yıldızı Abdürrezak orta oyunu için hıncahınç dolu olan sahneye alkışlarla çıkar, kadınlar kafes arkasından izleyebilir. Halkın ona olan hayranlığından dolayı Abdülhamit onu saraya alır. Hakiki despotlar siyasi olsun, olmasın daima, her nevi şöhretten ürker.(sayfa 110) Üsküdar’da birkaç ev değiştirdikten sonra tüm aile ‘’Şemsi Paşa Yalısı’’na taşınırlar. Kız Kulesi yalının hemen yüz metre ötesindedir. Bu evde Mahmure ablayı sürgünde olan babası Ali Şamil Bey (Halide’nin annesi Bedirfem Hanım 15 yaşındayken yazarın tabiriyle Kürdüstan’ dan gelen bu gençle evlenmiş ancak Ali Şamil Bey ve akrabalarının aşırı tavırlarından dolayı içki içip evde silah atmak gibi evlilikleri 3 sene sürmüş ve boşanmışlardır. Halide’nin babası annesinin ikinci evliliğidir.) hatta tesadüf budur ki Mekke’deki kargaşalığı tenkit için giden komisyonda Ali Şamil yaveri olarak Halide’nin babası katip olarak görevlendirilir. Zorlu bir seyahatın ardından Ali Şamil kolera salgına yakalanır başında tek kalan kişi Halide’nin babasıdır. Ali Şamil öleceğini düşünerek saatini ve eşyalarını İstanbul’daki eski karısı Bedirfem Hanım’a götürmesini onun eski karısının şimdiki kocası olduğunu bilmeden vasiyet eder. Bunun üzerine Halide’nin babası durumu anlatarak onun kızı olan Mahmure’yi de kızı gibi sevdiğini söyler. Kürkünü Ali Şamil’in üstüne örter. Ancak Ali Şamil ölmez kürkü de yıllarca saklar.(sayfa 113)Ali Şamil yine bir olaya karışarak Şam’a sürgüne gönderilir ancak Halide’ye benzersiz bir hürmet gösterdiği için Halide onu çok sever. Babası bu yıl Halide’nin yaşını büyüterek onu Amerikan Koleji’ne verir. Ve kendisi de birden bire Saraylı Hanım Teyze ile evlenir bu durumdan dolayı ilk eşini (ablayı) Mor Salkımlı eve götürür. Haminne ve Saraylı Hanım Teyze ise İcadiye’ de bir eve taşınırlar. ‘’Yine Mor Salkımlı Ev’’ Kolejden alınan Halide Mor Salkımlı Eve geri döndüğünde Teyze’nin odası ona çalışma ve ders odası olarak tesis edilir. Sarayda eskiden Cambazlık yapmış olan komşuları Peyker Hala ile muhabbetleri gelişir. Kardeşi Nilüfer ile araları düzelir, beraber yatmaya başlarlar. istanbul’ daki depremden sonra biri Nilüfer’e biri Halide’ye iki Habeşli halayık gelir. Halide’ninkinin adı Reşe’ dir (sayfa 132) Halide Reşe’nin hikayesini öğrenince ona Haminne’den gördüğü gibi bir azat kağıdı yazar. İlerde de Reşe’nin isteği olan Halide’ye eş giyinme isteği Halide’nin sözünü tutmasıyla gerçekleşir.(sayfa132) Babasının Teyze’den bir oğlu olur ve bu durum Abla’yı kıskançlık krizine sokar, babası tüm aileyi toplayarak Sultantepesi’nde bir eve taşır ancak yine de evdeki kutuplaşmadan dolayı teyze ile babası boşanır. Halide bu süreçte de İngiliz bir kadın hocadan İngilizce ve Şükrü Efendi’den Arapça dersleri almaya devam eder. Ali Şamil Bey de bir Habeşli bir de Sarışın Karısından olan rengarenk çocuklarıyla Üsküdar’a taşınır. ‘’İkinci Defa Kolej Hayatı’’ Halide 15 yaşındadır ancak kendi yaşıtlarından çok daha olgun bir mizaca sahiptır. Geceleri yatılı kalır ve sadece ayda bir izni vardır. İkinci sınıfın yaz tatilinde riyaziyesini kuvvetlendirmek için Salih Zeki Bey hoca olarak tutulur. Tatil bitip okul başlayınca da Salih Zeki Bey kendisine ilmi konularda mektup göndermeye devam eder. Senenin sonuna doğru ise Halide’ ye evlenme teklif eder. Halide düşünmeden kabul edip yaş farkı nedeniyle karşı çıkan babasını da ikna eder. ’’Evlilik Hayatı’’ Salih Zeki Bey’in ilk evliliğinden bir oğlu vardır. (sayfa161) Halide onunla da alakadar olur çocuk sahibi olması için yirmi yaşlarına gelmesi doktor tarafından söylenmiştir.Salih Zeki Bey’in Kamus-u Riyaziyat adlı eserinin çalışmalarında asistan veyahut katip görevi üstlenir. Akşamları ise Sherlock Holmes, Alphonse Doudet, Emile Zola gibi edebiaytçıları okur. 1903’de ana olacağını öğrenir. İlk oğlu Ayetullad’dan on altı ay sonra ikinci oğlu Zeki Hikmetullah doğar. O sene Shakespeare’nin Hamlet’ini kendi zevkine göre sade bir üslupla Türkçeye çevirir. o sene kardeşi Nilüfer de evlenir. Ali Şamil Paşa’nın yeğeniyle husumeti olan Rıdvan Paşa Ali Şamil’in evinin yakınlarında öldürülünce Ali Şamil ve akrabaları Trablusgarp’a sürgüne gönderilir. Bir daha da geri dönemez ancak hamile olan Mahmure ablanın evi polis tarafından ablukaya alınmış ne durumda olduğu bilinmemektedir. Haminne polislere yalvarıp gizlice evine girip çıkmıştır.(sayfa 170) Çocuk doğunca da Kudus’e kocasının yanına gönderilir. Yaz geldiğinde Burgaz’da bir ev tutarlar Reşe de büyük oğlunun dadısıdır kendi isteğince giyinir.(sayfa 171) Makedonya’daki siyasi depremler 2. Meşrutiyet’in ilanını getirir. Halide bu haber Burgaz’da öğrenir. ‘’Meşrutiyetin İlanı’’ Makedonya’nın merkezi olan Selanik’teki hususi fikir hürriyetinin zincirlerini gevşetmiştir. 1906 ‘da Üçüncü Ordu Zabitlerinden Enver, İsmail Hakkı, Niyazi, Mustafa Kemal, Eyüb Sabri, Cafer Tayyar’ lar yani aktif üyeler 15 Temmuz’da Resne, Üsküp, Manastır’da Meşrutiyet ilan etmişlerdir. Abdülhamit’e çekilen telgraf sonucu 24 Temmuzda İstanbul’da da Meşrutiyet ilan edilmek zorunda kalır. Halide yazı hayatına ilk kez bu dönemde Tanin Gazetesinde başlayacaktır. Birçok kişiden şahsi icrai ve siyasi hususlarda mektup alacaktır. Bu durum onu memnun etse de siyasi konularda yazmasına rağmen bir kadının yazın hayatında aktif olması ölüm tehditleri almasın a neden olur. Bu dönemde İngiliz Gazetesine yazdığı bir mektup sayesinde Isabel Fry’ in dikkatini çekecek ve onunla şahsi olarak tanışacaklardır. Miss Fry İstanbul’a Üsküdar Kız Koleji’nin davetlisi olarak gelecektir. 1909’da Hasan Fehmi adlı muhalif gazetecinin öldürülmesi olayların başlangıcı olacak ortalık karışacaktır. Tanin matbaası yağmalanacak Halide’nin de geniş çalışmalarla yazdığı Kösem Sultan piyesinin talan edilecektir. Tehlikeden dolayı Dr. Cemal ve Babası Halide’yi Üsküdar’ a gönderir. Halide o günü anlatırken Babıali’nin önünden geçerken ateşin devam ettiğini karşıya kayıkla geçtikten sonra ise bir insan kasırgasının arasında kaldıklarını çocuklarının elinden fırlayarak duvar köşesinde ezilme tehlikesi geçirdiğini söyler. (sayfa 187) Evde ise can güvenliği olmadığı için ve tehditler üzerine kalamazlar yan taraftaki Özbek Tekkesine gizlice kaçıp oradan da Amerikan Koleji’ne sığınıp dört gün kalmak zorunda kalırlar. 1909’da irtica hareketinin tam ortasında Mısır’a gitmeye mecbur kalır.(sayfa 191) ‘’Memleket Haricine İlk Gidiş’’ Vapurun adı İsmailiye’ dir. Alt kattaki kamarada iki küçük çocuk ve İskenderiye’de tanınmış bir Ermeni’ye tavsiye mektubuyla Mısır’a doğru yola çıkar. Vapurda Halide’yi kızı Susie’ye benzeten Beyoğlu’nda şarkıcılık yapan siyahi bir Fransız kadın arkadaşlık eder. Mısır’da Halide’nin küçük oğlu salgına yakalanarak kızamık olur. Durumdan korkan Halide’nin İstanbul’a kocasına telgraf çekmesi üzerine 1 Mayıs’da Salih Zeki Mısır’a gider. Bu Dönemde Miss Fry’den Londra’ya davet alır ve tek başına gider. Londra’da dönemin aydınları: Henry Wood Nevinson, Edward G. Browne, John Edward Masefield, Elias John Wilkinson Gibb, John Dillan, Bertrand Russell… ile tanışma imkanı bulur. İdealisler arasında inandığına her şeye rağmen sadık kalan iki kişi, hayat arkadaşım Adnan Adıvar ile Nevinson idi.(sayfa 200) ‘’1909 ile1912 Yılları Arasında Geçen Hadiseler’’ İngiltere’den İstanbul’a Sultan tepesine döndüğünde küçük oğlu tifoya yakalanmıştır. Seviye Talip adlı romanı oğlunun başında geçen uykusuz gecelerde kaleme alır.(sayfa 205) Dar-ül-Muallimat’ a (kız öğretmen okulu)tedris usulü hocası olarak girmeyi Maarif Nezareti Müsteşarı olan Said Bey’in ricasıyla kabul eder.(sayfa 208) 1910’da Salih Zeki’nin ikinci evlenme kararı nedeniyle 9 yıllık evliliğini bitirir. Hasta olur ve babasının tesis ettiği Fazlıpaşa Yokuşundaki evde izdivaya çekilir. ‘’Balkan Harni’ne Doğru’’ İkinci kez İngiltere’ye gidip döndükten sonra Teali-i Nisvan Cemiyeti’nin yardım ve hastabakıcı kolunu tanzim etmeye çalışır.(sayfa 224) Bu ilk kadınlar kulübü bazı münevver kadınlar ve hocalar tarafından kurulmuştur. Ben her sabah Fatih’ den yürüyerek Sultan Ahmet civarındaki bu hastaneye geliyor akşamları geç vakitlere kadar burada kalıyordum. Issız ve çamurlu sokakların köşelerinde duvarlara dayanarak yürüyen yaralı askerler ve tir tir titreyen muhacirlerden başka kimseyi göremiyordum(sayfa 225) ‘’1913-1914 Yılları Arası’’ Halide, Şükrü Bey’le Maarif meselesinde anlaşamadığı için işinden istifa eder. İstifasını verdikten sonra ise Talat Paşa, Dr. Nazım ve Ziya Gökalp kendisini ziyaret ederek fikrini değiştirirler. Talat Paşa istifasını kabul etmez. Daha sonra kız mektebinin umumi müfettişi olacaktır. Bu durum İstanbul’un muhtelif semtlerini görmeye vesile olur. Kasımpaşa ve Sinekli Bakkal bilhassa Sinekli Bkkal en fazla dolaştığım yerlerdi.(sayfa 243) Sinekli Bakkal romanının da mekanı olmuştur. ‘’1914- 1916 Yılları Arasında’’ l. Dünya Savaşı Avusturya Veliahtının öldürülmesiyle başlamıştır. Gelibolu’nun insanüstü bir kudret ve fedakarlıkla müdafaasını hiç unutmam.(sayfa 258) milliyetçilik, milli benlik ve Türkçülük fikirleri ön plana çıkıyordu bu hususta Ömer Seyfettin’’bu sahada Ziya Gökalp ne derse biz onu kabul ederiz milli benliğin esasları hakkında fikir değiştiriyor.’’ Bugünlerin sonunda Halide’nin Suriye ve Arap diyarına hoca ve maarifçi olarak gitmeye karar vermesiyle sona erer.(sayfa 260 ll. Bölüm ‘’Suriye ve Arap Diyarı’’ Lübnan ve kısmen Arap diyarına âmil olan Cemal Paşa ile Halide Fazlıpaşa’ daki evinde kendini ziyarete geldiğinde tanışır(sayfa 256) kanal hücumu esnasında Fransızların teşvikiyle bir ihtilal teşebbüsü olması üzerine Cemal Paşa şiddetli davranarak bastırmıştır. Bu hadiseden sonra Cemal Paşa hastalıkla mücadele etmek ve okul açmak istemiştir. 1916’da Halide Cemal Paşa’dan mektup alır: Nakiye Hanım’la beraber Suriye’ye gelip Şam, Beyrut, Lübnan’da mektep açmak için plan hazırlamalarını rica eder. Halide’nin Anadolu’da İzmit’ten öteye ilk geçişi olaraktır. Konya bir sefalet sahasıdır: muhacirler, dünya gözüyle oğullarını veya kocalarını görmek isteyen asker yakınları istasyonu doldurmuştur. Konya istasyonundan Halep trenine yetişmek için bir kamyon tedarik edilir. Kamyona alabildiğinde yolcu soktuk(sayfa 269) Halep, Humus, Baalbek’den sonra Cemal Paşa’nın Lübnan’daki mermer kaplı köşküne giderler. İki gün sonra Beyrut’ a giderler rıhtımdaki otelde planları hazırlarlar. Türkler Arap dünyasına, Anadolu’dan çok fazla emek ve para sarf ettiler, o topraklarda Türk Kanı döktüler. Fakat Araplar memleketlerini müdafaa eden Türkiye’yi istemiyordu.(sayfa 277) Beyrut’tan sonra Şam’a giderler orada birkaç gün kaldıktan sonra Humus’a giderler istasyonda Arap askerlerini zorla vatan müdafaası için vagonlara doldurmaya çalışan bir Türk Çavuş görür. İstasyondaki kadınların feryatlarını duyan Arap askerleri kaçıyorlardır. Çavuş da sinirlenir çünkü Türk askerlerinin binecek trenleri bile yoktur yayan seyahat eder. Halide çavuşa sorduğunda onun da altı yıldır evinden uzak olduğunu öğrenir. (sayfa 291) O akşam Nasıra’ dan Celile’ye geçerler. Halide’yi en çok etkileyen yerlerden biri Ayin Tura Yetimhanesi olmuştur. Sefalet ve pislik içindeydi. Kurallar ve düzen yoktu. Bütün idare iyi yürekli ama aciz iki kadının elindedir. Sekiz yüz küsür çocuğun beş yüzden fazlası hastadır. Bit salgını tüm çocukları talan etmektedir. Güçlü çocuklar zayıfları ezmektedir. Kürt çocukları Ermeni çocukları ezerek ana-babalarının öldürülme nedenini onlara bağlamaktadırlar.(sayfa 308) çocuklar temizlenip giydirilir. Hepsinin başına yaşı büyüklerden bir tane korumacı temin edilerek görevlendirilir böylece büyük çocuklar kendi gruplarını korumaya başlar. Ayrıca yaşı büyük olan kız çocuklara da küçüklerin saçlarının taranması yıkanmalarına yardım etme görevi verilir böylece düzenli ve insan yavrularının güven içinde büyüyebilecekleri bir ortam hazırlanır. ‘’Epilog’’ Ekimde Mondros mütarekesi imzalanır. Halide’ye göre bu hususta pek söylenecek bir şey yoktur. Türk insanı perdenin tekrar yükselmesini ve 1908’in büyük muvaffakıyetinin ileriye götürdüğü Türkiye’nin büyük evlatlarının kendilerini kurban ettiği ve kanlarıyla temizleyip arındırdığı yeni ve barışçı bir Türkiye’nin ifşasını bekliyordu.(sayfa 336) Mor Salkımlı Ev’in karakterleri: Mor Salkımlı Ev, bir anı kitabı olduğu için çok fazla karakter bulunmaktadır. Bu durum yazar Halide Edip Adıvar’ın hayatını birinci dereceden etkileyen olayların yanı sıra, onu etkileyen kişileri de birinci ağızdan ve Adıvar’ın gözlemiyle tanımamızı sağlar. İsmi bilinmeyen gündelik hayatta karşılaştığı kişiler de yer yer anılarında önemli bir rol oynamaktadır. Adı sık sık geçen ve önem derecesi daha yüksek olan kişiler hakkında bu bölümde bilgi verilecektir. Adıvar’ın anneannesi olan Haminne, kitapta geçen ve tanıtılan ilk karakterdir. Mevlevi tarikatına mensup, beyaz tenli elaya dönük mavi gözlü, Mevlevi geleneğince saçları mütemadiyen kınalı, daha çok doğu kültürünün özelliklerini barındıran maneviyatı güçlü, dini vecibelerini yerine getiren, şefkatli bir kadın olarak anlatılır. Haminnesi, Halide Edip’e Camii imamlarını, Arapça ve Kur’an derslerini kavraması için tesis etmiştir. Adıvar’ın annesi çok erken yaşta hayatını kaybettiği için, ona bir nevi annelik yapan da Haminnesi olmuştur. Kitaptaki ikinci karakter, hayal meyal hatırlanan, Halide Edip Adıvar’ın annesi Fatma Berifem hanımdır. Berifem hanım, Haminneye fiziksel olarak pek benzememektedir. Beyaz tenli, siyah saçlı, kocaman gözleri olan bir kadın olarak hatırlanır. Adıvar, Berifem’in uzun siyah, sırtına dökülen iki örgüsünden, yılanı andırdığı için yer yer ürkmektedir. Haminneye göre daha disiplinli olduğu hatırlanır. Halide küçük bir çocukken istekleri yapılmadığında gösterdiği tepkileri, ağlamak, annesinin yanında yapamamaktadır. En son anılarında oldukça bitkin, halsiz ve yatakta hatırlanır. Adıvar’ın babası, Mehmet Edip Bey, Haminne’sinin aksine, Halide Edip’e küçük yaşlarda piyano ve felsefe dersleri aldırıp, İngilizcesini geliştirmesi için İngiliz kökenli hocalar tutmuş, batı kültürüne daha yatkın bir kişidir. Hatta, Halide’nin yaşı tutmadığı için, yatılı kolejde batılı bir eğitim alması için koleje başlarken Halide’nin yaşını büyütmüştür. Annesi öldükten sonra babasının yanında kalan Halide’nin bakımını, Rasim Dadı üstlenecektir, ancak evdeki görevli Ali Lala ile öğrenilmesini istemediği bir ilişkisi olduğu ve Halide’nin bunu başkalarına söyleyebileceğini düşündüğü için Halide’ye eziyet edecektir. Mahmure Abla, Berifem Hanım’ın ilk eşi olan Ali Şamil’den olan kızıdır. Oldukça hareketli, inatçı ve söz dinlemeyen bir çocuk olarak anlatılır. Ali Şamil, Kürdistan’dan geldiği ve kürt milliyetçisi olduğu için, milli mücadele döneminde kızına Kürdistan’a gitme teklifi yapacaktır, ancak Mahmure Hanım bir cumhuriyet kadını olduğunu söyleyerek, bu teklifi reddeder. Berifem Hanım öldükten sonra, Mehmet Edip Bey, tekrar evlenir. Halide, babasının yeni eşinden hep ’’Abla’’ diye bahseder. Abla, annesinin aksine, sarışın mavi gözlü bir kadın olarak tasvir edilir. Halide, Abla’nın sarışınlığını ve güzelliğini içten içe kıskanmaktadır. İlk karşılaşmalarında babası çok çekinmiş ancak Halide, Abla’nın güzelliğini görünce küçük bir çocuğun refleksiyle gidip ona sarılmıştır. Nilüfer ve Nigar, Halide’nin ’’Abla’’ ile babasından olan kardeşleridir. ’’Büyük Baba’’, Haminne’nin kocası, Halide’nin dedesidir. Haminne’ye nazaran, mücadele vererek hayatta bir statü edinmiştir. Haminne ile anlaşamadıkları tek konu, Haminne’nin aşırı yardımseverliğinden dolayı, paranın değerini bilmemesidir. Büyük Baba, oğlu Kemal Dayı’nın ölümüne dayanamadığı için, cenazesi kalkmadan, Mor Salkımlı Ev’de vefat edecektir. Saraylı Hanım Teyze, Mehmet Edip Bey’in, ’’Abla’’ ile evliliği sürerken, evlendiği ikinci hanımı, üçüncü evliliğidir. Saray’dan çıkma, piyano çalmayı bilen, İngilizcesi oldukça iyi seviyede olan, kültürlü, bilgili bir kadındır. Halide’nin derslerine yardım etmektedir. Halide’nin okuma yazma öğrenmesinde emeği çoktur. Saraylı Hanım Teyze’nin kütüphanesindeki ’’Afrika Seyahatnamesi’’nin ve Teyze’nin bu kitabı küçük Halide’ye okumasının, Halide’nin okumayı öğrenmesinde büyük etkisi vardır. Babası ile Teyze’nin evliliğinden, iki kardeşi daha olur. Teyze’nin erkek çocuk doğurması Abla’nın büyük bir kıskançlık krizi geçirmesine, evdeki huzurun bozulmasına, ve Teyze ile babasının boşanmasına sebep olur. Halide, iki eşli hayatın, trajedisine ilk olarak bu olay ile tanık olur. Yıllar sonra kendi kocası Salih Zeki, böyle bir taleple kendisine geldiğinde, onunla boşanacaktır. Salih Zeki, ünlü bir matematik profesörüdür. Kolej hayatının ikinci sınıfının yazında, matematik derslerine takviye etmesi için babası tarafından tutulmuştur. Bu yaz tatilinin sonunda Halide’ye ilim konusunda mektuplar göndermiştir, daha sonra aralarındaki muhabbet, şekil değiştirecektir. Salih Zeki, Halide’ye evlenme teklifi ettiğinde Halide hiç düşünmeden kabul edecektir. Babasının yaş farkından dolayı, tüm itirazlarına rağmen, babasını ikna edip Salih Bey ile evlenir. Salih Zeki’nin ilk evliliğinden olan oğluna da annelik yapar. Bu evliliğinden, Ayetullah, ve Zeki Hikmetullah adında iki oğlu olur. Halide’nin büyük oğlunun bakıcısı olan Reşe, Habeşistanlı bir halayıktır(halayık hizmetten sorumlu köle demektir).Reşe, çocuk yaşta İstanbul’a getirilmiş, ve Halide ile beraber büyümüşlerdir. Daha sonra ise, Halide’nin büyük oğlunun dadısı olmuştur. Adıvar, Reşe’den bahsederken dönemin büyük sorunlarından biri olan köleliğe de değinmiştir. Isabel Fry, İngiliz bir aydın kadındır. Halide’nin bir İngiliz gazetesine yazdığı mektuptan etkilenerek, onunla iletişim kurmuştur, ve bu iletişim hayatlarının sonuna kadar sürecek bir dostluğun başlangıcı olmuştur. Halide’yi İngiltere’ye davet eder ve kendisi de İstanbul’a, Üsküdar Kız Koleji’nin davetlisi olarak gelir. Halide’nin fikir dünyasının gelişmesinde çok etkisi vardır. Halide’nin İngiltere’ye gittiğinde Nevinson, Masefield, Profesör Browne, Wilkinson Gibb, Mr Dillon, E.J.W Gibb, gibi edebiyatçı, akademisyen, siyasetçi aydınlarla tanışmasını sağlar. Bu durum Adıvar’ın İngiliz hayranlığının başlangıcı sayılabilir. ’’ Mor Salkımlı Ev’’de geçmese de, Adıvar’ın biyografisi incelendiğinde, Mustafa Kemal Atatürk ile aralarının açılmasına neden olacak olan, İngiliz Manda ve Himayecilik taraftarlığının oluşmasına ortam hazırlamıştır. Buraya kadar olan karakterlerin dışındakiler, Adıvar’ın ailesinden değil, iş dolayısıyla karşılaştığı ve iletişim kurduğu kişilerdir. Örneğin, dönemin Eğitim Bakanı Şükrü Bey, dönemin ileri gelenleri Talat Paşa, Doktor Nazım, Hamdullah Suphi Bey, Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin, açılan kız öğretmen okulunun müdüresi Nakiye Hanım; Arabistan yarımadasında tanıştığı Cemal Paşa gibi isimlerdir.
Mor Salkımlı Ev
Mor Salkımlı EvHalide Edib Adıvar · Can Yayınları · 20183,533 okunma
·
695 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.