Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

112 syf.
·
Puan vermedi
Evet, madem bugün pazar, madem ben Cioran’dan sonra “Pazar öğleden sonra hüznü”ne değinen bir okumlama daha yaptım bugün; biraz ev ödevi’nden, evden kaçmak isteyen çocuklardan, biraz da pazar öğleden sonra hüznünden bahsedeyim. Ama şey, ben farklı bir pazar hüznüne değineceğim. Yıllar önce karaladığım bir satırda dediğim gibi: az haneli köylerin pazar akşamı burukluğu. Köylülük arkadaşlar. Kentlinin yaşadığı hüzün çarpı iki diye kısaca özet de geçebilirim ama açayım biraz. Liseye kadar köydeydim hep. Köy dediğim de üç beş ev işte, yaş ortalaması 60. Tek eğlencem dedem. Köydeki çocuk sayısı 4-5 onların da hepsi bizim evde zaten. Sadece hafta sonları canlanır köy. Oyun oynanan kuzenler pazar günü merkeze dönerler ve kalan sensindir. Liseye geçtikten sonra artık sen de merkeze gidersin ama bu sefer kalan da annendir yani. Karalamamın sonuna doğru bir şey daha eklemiştim: kalanın da gidenin de kalana üzüldüğü bir burukluk bu. Her akşamüstü mutlaka dinlenilen o radyo kanalında her pazar akşamı Musa Eroğlu yare söyleme çalar. İstisnasız her pazar. Çocuğum daha aq ya. Canım sıkıldı. Sonra da ben niye böyle oldum… neyse. Evden kaçmak isteyen çocuklara geleyim. Kim bu bebeler? Neden evden kaçmaya çalışıyorlar? Ev kadar tanımıyla, olduğu şey arasında paradoks yaratan çok az şey/kelime vardır. Ev lan hani o Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde ilk basamakta yer alıyor. Yemek yemek zarar verebilir mi insana? Ev veriyor işte. Evden kaçmak istiyoruz çünkü bir yerden sonra “senin ihtiyaçlarını karşılayacağım ama sadece benim istediğim lükslere sahip olacaksın” diyor bize ev. Kısıtlamanın dozuna göre kategorilere ayrılıyor evler. Kısıtlama yapmayı tercih etmeyenler, kısıtlama yapmıyorum ama gözüm üstünde diyenler, hatrı sayılır kısıtlamalar yapan evler vs. Bu durumda çocuklar da kategorilere ayrılıyor tabii. Kısıtlamanın farkında olmayanlar, farkında olup kısıtlamayı kabul edenler ve kısıtlamayı kabul etmeyenler! Bunlar tanır birbirlerini. İnsan ilişkileri kurulurken doğulan coğrafyanın, olunan ırkın, inanılan tanrının veya konuşulan dilin önemi yoktur. Önemli olan kısıtlamanın benzer olduğu evlerde büyümüş olmaktır. İstediğin kadar aynı şehirden ol, istediğin kadar aynı dili konuş, istediğin kadar aynı tanrıya dua et. Önemli olan konuşulan dil değil evde konuşup konuşamadığındır. Önemli olan aynı yaratıcıya dua etmek değil hangi durumlarda dua ettiğin ya da yalvardığındır. Neyse, konumuza dönelim? Nasıl kaçacak bu bebeler evlerden? İşte birkaç opsiyon: coğrafyamızda karşısına çıkan ilk insana kurtuluş gözüyle baktığı için aşık olduğunu sanan,çoğunluğunu kadınların -bazen maalesef kız çocuklarının- oluşturduğu, ve kaçmaya çalıştığı gibi bir evin inşaasını başlatan evlilikler, sırf evden çıkmak için kapasitesinin üstünde başarılar yaratma zorunluluğuyla gelen -sevip sevmemesi önemli değil- herhangi bir meslek ya da doğrudan evi terk etmek. Hiçbiri hatrı sayılır kısıtlama yapan evlerde lükslerinden vazgeçmemekte ısrarcı çocuklar için çözüm değil. İnsanı sarsan iki soru soruyor Nurdan Gürbilek: “Eve olan inanç bir kez zedelendikten sonra, geri döndüğünüzde bulunduğunuz yabancı, nüfuz edilmez, inatçı kütleyle birlikte yaşamak nasıl bir şey?” Evden çıktığınız andan itibaren sizi değiştiren olumlu veya olumsuz her alışkanlığınız evi bir düşman yapar gözünüzde ve siz de onun için en büyük düşmansınızdır artık. Bunun sonu da çoklu kimlik oluşturmaya iter seni. Biraz daha zorlarsan evet maalesef bipolar… Diğer soruya gelirsek: “Ev kendisinden kaçan, sonra da geri dönenden intikam almaya kalkmaz mı?” Hiç kalkmaz olur mu? Ev senden intikamını almaya sen evden kaçınca, artık bir kez çıkınca değil, sen değişmeye başlayınca başlar. Nasıl mı yapar bunu? Öylece durarak. Sen yepyeni bir yaşamla devinip her saniye değiştikçe ev hiç değişmemekle alır intikamını. Ne boş yaptın be diyorum ben de kendime şu an ama ben bu platforma bunun için geldim arkadaşlar. Okuyorum, unutuyorum bütün genel kültürüm boşa gidiyor.
Ev Ödevi
Ev ÖdeviNurdan Gürbilek · Metis Yayıncılık · 2014240 okunma
·
104 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.