Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

268 syf.
10/10 puan verdi
·
8 günde okudu
Sadece girizgah
Sevgili Kutlu’dan bir eser okumayalı sanırım üç veya dört yıl olmuştur. Aslında aradaki bu kadar uzun zamanın Kutlu ile bir alakası bulunmuyor pek de. Netice itibariyle ben de zaten üç dört yıldır kitap okumuyordum. 2023 yılı itibariyle gayretlerim sonucu bir nebze de olsa yeniden kitap okumaya başladım desem yeridir. Kutlu ile alakalı olarak -elbette haddim olmasa da- değerlendirmelerimi belki ilerleyen dönemlerde de yazarım. Gelelim Şehir Mektupları’na. Efendim, ben kitabı, çok sevdiğim ve aklımdan dahi geçirince kendimi mesut hissettiğim, annemden aldım. O da bu kitabı zannediyorum öğretmenlik yıllarının ilk senelerinde okumuş olsa gerek ki kitabın başında 2004 tarihini not almış. Kitap şu an yanımda değil ancak sanırım kitabın basım tarihi 2000 diye hatırlıyorum. İçinde bulunduğumuz şu 2023 senesindeki basımlar için de küçük değişikler yapılımış olabilir. Lakin bu değişiklikler elbette Kutlu’nun elinden yapılmıştır yine diye düşünürüm. Kitabın basım yılı ile alakalı malumatı yaptığıma göre kitaba girizgahım biraz daha kolaylaşır ümidiyle başlayalım. Kitap, Ahmet Rasim’in zamanın İstanbul’u için yazdığı Şehir Mektupları adlı eserin 2000’li yıllardaki zamana uyarlanmış konseptiyle karşımıza çıkıyor. Genel olarak -neredeyse tamamen- İstanbul özelinde yazılmış olsa da, Türkiye için anlamlar çıkarmak çok mümkün. Ben bu kitaba Konya’dan İstanbul’a giderken trende okumaya başladım. Çok defa trenle yolculuk yapmışımdır fakat Konya-İstanbul arasında uyumadığım bir yolculuk şu an zihnimde canlanmıyor. Sabah 6’da 3 erkek -baba ve oğulları- bindiğimiz trende, ben diğer ikisinden ayrı kalınca başladım okumaya. Daha ilk sayfaları okurken Kutlu’nun anlatımına olan özlemimi hatırladım (Aslında Kutlu’yu okumayı biraz kasten aksatmıştım ama buna ileride belki değinirim). Türkçe’yi bu kadar akıcı yazan bir başka yazar benim nazarımda yok. Bu sebeple olucak ki hiç sıkılmadan oturduğum yerde okudum da okudum. Fakat, sadece okumakla yetinmedim. Kitap İstanbul’dan bir çok konuma da değindiğinden o konumları Google Maps’ten ekleyip bir liste oluşturdum. Her ne kadar o vakitteki İstanbul ziyaretim kısıtlı olsa da belki birkaçını görebilirim ümidiyle. Ee, böyle bir durumda sadece kitabı okuyup geçtim demem yersiz olur elbette. Kitabın 2000’li yılların tartışmalarını ele aldığı kısımların sonucunu bilerek okumam da bana zevk verdi. “Demek böyle gelişmiş ha?” diyerekten okuduğum bazı meseleler hakkında internetten küçük araştırmalar yaptım. Bu şekliyle haz aldım adeta kitaptan. İstanbul yolcusuyken İstanbul gözümde tüttü. Aslında Sayın Kutlu, 2000’lerden yakınıyor “Ah.. Eski İstanbul” gibisinden bir anlatımla fakat bazı yerleri de vurguladığından insan; gitmek, görmek, yaşamak, istiyor zamanın İstanbul’unu. Bu hususta özellikle İstanbul’da yaşayan kardeşlerimin okumlarını temenni ettiğim bir eser. Dahası İstanbul’da yaşamayıp İstanbulseverlere de zevk aldıracak bir başyapıt. Diğer kesimlerde de İstanbul hakkında yüreklerine bir kıvılcım ateşleyebilecek bir çakmak olduğunu düşünürüm. Yazıyorum yazıyorum da halen girizgahtan çıkamadığım kanaatindeyim, affedin. Açıkçası şöyle de düşünülebilir ki benim bu eser hakkında söyleyeceklerim bir girizgahtan öteye, sizleri bu eserle buluşturmak için olan bir vasıtadan öteye geçemeyebilir. Çünkü sizlerin, bizatihi bu eserin muhtevasını Kutlu’dan tatmanızı istemem de olabilir. Hem şu an hali hazırda kitap da elimde değil. Kitabın içeriği ile alakalı mürekkep akıtmaya hafızam da yeterli olmayacakatır. Kitabın içeriğinde şunu farkettim; ben bir yıl İstanbul’da ikamet ettim fakat o bir yılın gerek pandemiye denk gelmesi gerekse üniversite sınavına hazırlanmam münasebetiyle İstanbul’u yeterince tadamadım. O bir yıl içersinde defalarca kez Eminönü’nden Beyazıt’a kadar yürümüşümdür lakin bazı yapıların, inceliklerin farkına ancak bu eserle tanışmamdan sonra vakıf oldum. Kendime de kızarım “Ah! Okusaydım ya şu kitabı daha öncesinde.” Neyseki Ankara’dan İstanbul’a tren var da dört buçuk, beş saatte gidebiliyoruz.(Bu da tarihe notum olsun, geçen haberde İstanbul-Ankara arası 50dk olacak diyordu.) Bu düşüncelerle kendim için İstanbul’a tekrar tekrar gitmeyi isterim şu üniversite yıllarımda. Toparlamam gerekirse ki bu bir okur olarak benden en doğal beklentiniz, ama maalesef bu vazifemi yerine getiremiyorum. Bir yandan kitabı size daha iyi tanıtma ihtiyacı hissediyorum bir yandan da bundan sonraki yazacaklarımın biraz zorlama olabileceğine inanıyorum. Hal böyle olunca beni affedin, Kutlu’yu okuyun!
Şehir Mektupları
Şehir MektuplarıMustafa Kutlu · Dergah Yayınları · 2012483 okunma
·
61 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.