Genelde yıllara meydan okunan kitap olarak ismi geçen fakat raflarda pek de sık göremediğimiz bu kitabı sahafların tozlu rafları arasından bulup okumanın haklı gururunu yaşıyorum. 12 Mart romanı olarak anılması nedeniyle yasaklanıp toplatılması mı ya da fakültede özellikle üzerinde durulmayıp geçiştirilen bir kitap olduğu için mi ilgimi çekti bilmiyorum ama iyi ki şu zamana bırakmışım diyorum. Geçmişten günümüze Türkiyesi mi ararsınız bilmiyorum ama o günden bugüne pek bir şey değişmediğini kitabı okurken anlıyorsunuz.
Kitabın anlatımı sizi öyle bir içine alıyor ki olaylar içerisindeki akışı,kişi ağızlarının ne zaman yer değiştirdiğini bile bazen fark etmiyorsunuz. Fakültede bu kitabıyla değil de Asılacak Kadını ile anılmasına bir miktar kırgın olsam da geç olmuş güç olmamış diyebilirim.