Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

·
Puan vermedi
Bir yanda çapkınlıklarıyla nam salan yalanı diline pelesenk etmiş Şadan Bey, diğer yanda mükemmel eğitimiyle edebiyat sevdalısı Sabiha Hanım... Bu evliliğin muhtemel sonunu kitabı eline alan her okur daha ilk sayfalardan tahmin edebilir. Ta ki yanıldığını farkına varana dek. Yazar tahminlerinizin doğru olduğuna emin olduğunuz an ters köşe yapıyor. Ya da belki tahminleriniz doğru çıkar kim bilir? Kitap incelemelerinde uzun uzun kitabı anlatmaktansa yorumu herkesin kendi bakış açısına bırakarak kendi hislerimi paylaşmayı tercih ediyorum. Kim bilir belki aranızda alıntılarımda kendi çizdiği cümleleri, hislerimde kendi hislerini bulanlar olur. "En ayıp, en ağır fiilleri onları gizli tutabilmek kanaatine bağlanarak ve böyle bir saklayışa güvenerek işleriz." diyor Şadan Bey ve sözlerine; her erkeğin ihanete meyilli olduğundan bahsederek devam edip, aslında kendisinin sadece hilesini halka gösteren bir hokkabaz olduğunu belirterek bitiriyor. Sadakat ve ihanet üzerine sayfalarca hatta kitaplarca yazıp çizilebilecek bir konu. Sizce bir insan neden ihanet eder? Ya da ihanete bir sebep bulunabilir mi? Sebep aramak onu meşrulaştırmak olur mu? Hatta tüm bu sorulardan daha öncelikli olan soru şu; "Sizin için ihanet ne demek?" Bu yazıda konudan kopmamak adına ihanet konusunda uzun bir açıklama yapmadan sizi sorularla baş başa bırakıyorum. Sonrasında ihanet konulu kitapların ve karakterlerin değerlendirmesini yaptığım ayrı bir inceleme yazmayı planlıyorum. "Zaten bu acı hakikatin ıstırabından kurtulmak için kadının gönlü, inkarı gizli bir sevinçle kabule meyillidir." diyor Şadan Bey. İnkarla sadakatsizliğin tamirinin yapılacağına ve aslında kadının da bunu kabule meyilinden bahsediyor. Peki gerçekten böyle mi oluyor? İnsan yüzleşmekten kaçtığı gerçeklerin aksini böylesine kolay kabullenir mi? Hem de doğrusunu adı gibi bildiği halde... Bu konuyu genellemek ya da keskin bir cevap vermek gerçekçi değil. Bunu yapanlar olduğu kadar ihanetin getirdiği duygusal yoğunlukla yüzleşip ilişkisini bitiren pek çok insan var elbette. Hatta başta kabullenemeyip bir yalanla yaşayan, ihaneti görmezden gelen, bir noktada kabullenemeyen ve yüzleşmeye hazır olan, daha en başından beri hisseden ve tahmin eden pek çok farklı örnek var. Kitapta Şadan Bey'in ihanetinin karşısında eşi Sabiha Hanım'ın tepkisi kitabı daha da ilginç hale getiriyor. Kitabı henüz okumamış kişiler için onları bu zevkten mahrum etmemek adına bu kısımdan bahsetmemeyi tercih ediyorum. Kitapta yan köşkte ihanet sebebiyle işlenmiş bir cinayetten bahsediliyor. Bir adam onu aldatan eşini silahla vurarak öldürüyor. Bu eve yeni taşınan bir çift olan allame diye anılan Hürrem Bey ve eşi Cevher Hanım da bu durumdan haberdar. Kitapta her karakterin bu cinayetle ilgili farklı fikirleri varken benim dikkatimi en çok çeken Hürrem Bey'e ait olan cümlelerdi. Kendisi ihaneti şöyle ele alıyor; "Eğer karım bana ihanette bulunmuşsa ben onu öldürmek için silahla üzerine yürümem. Bu sadakatsizliği gerektiren sebepleri evvelce görerek kötülüğü men edememiş olduğum için kusurumu itiraf ederek ondan af dilerdim." Kaçımız ihanete uğradığında Hürrem Bey gibi düşünürdü merak ediyorum doğrusu. Bu düşünce doğru veya yanlış demiyorum, sadece ihaneti ele alış biçimimizdeki farklılıkların olayın bizde yarattığı etkideki değişimini düşünüyorum. Aynı olayı yaşayan kişiler olaya atfettikleri değer ve düşüncelerle doğrudan duygularının ne olacağını belirliyor. Dolayısıyla bu durum da davranışları etkiliyor. Belki de olayın bizde yarattığı etkiyi değerlendirirken sadece olaya değil, bu olaya eşlik eden düşüncelerimize ve bizdeki değerine bakmalıyız. "İnsan kardeşlerine nasihat vermekle meşgul olanların cümlesi, sözlerini kendileri yarı yarıya tutmak insafını gösterselerdi çoktan bu alem düzelmeye yüz tutardı." diyen Şadan Bey pek çok kişi gibi kendisinin asla yapamadığı konularda uzun nasihatleriyle karşısındaki kişiyi esir alıyor. Anne babaların düştüğü en büyük hatalardan biri belki de budur. "Dediğimi yap, yaptığımı yapma." düşüncesinin pek işe yaramadığını anlamaları o kadar da uzun sürmüyor. Çocuklar ebeveynlerinin davranışlarını tekrarda öylesine hızlılar ki bu duruma onlar bile şaşırıyor. Bu noktada yalan söyleyen bir ebeveynin çocuğuna yalanın kötü bir şey olduğunu anlatması ne kadar işe yarıyorsa eşini aldatan Şadan beyin kayın biraderine sadakatin öneminden bahsetmesi de o denli etkili oluyor. Tavsiye verirken gerçekten karşımızdaki kişi için mi bunu yapıyoruz yoksa sadece kendimizi aklamak için mi? Bu da cevabını düşüneceğimiz onlarca sorudan biri olarak bu incelemede yerini alıyor. Bu incelemeyi Sezen Aksu'nun ihanetle ilgili şu şarkısıyla sonlandırmak istiyorum; "Buz gibi soğuk suya benzer inan bitmiş her aşk, Tuz gibi bassan yarana derman olmaz sana, Ne narindir ne haindir ne vefalı ne zalim, Bir hasrettir bir intikam ihanetten geri kalan..."
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Hüseyin Rahmi Gürpınar
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda Öğütür
Gönül Bir Yel Değirmenidir Sevda ÖğütürHüseyin Rahmi Gürpınar · İş Bankası Kültür Yayınları · 20213,254 okunma
·
153 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.