Rauf Orbay, Devlet-i Aliyenin saygın bir üst düzey yöneticisi. Devlet, İngiltere ve Almanya ‘dan gemi teslim almaya onu gönderiyor.
Mondros Mütarekesi müzakerelerine Osmanlı Devletini temsil eden heyetin başkanı.
İyi düzeyde İngilizce biliyor.
Devletin üst düzey temsilcileri arasındaki çatışmalarda, Sadrazam ondan arabulucu olmasını istiyor. Olayları büyümeden yatıştırıyor.
Mart 1920’de milletvekili olarak İstanbul Meclisi Mebusanına katılıyor ve Misak-ı Millinin kabulünde kritik rol oynuyor. Keza, Meclis-i Mebusanın İngilizler tarafından kapatılıp, tek meclisin Ankara Millet Meclisi olmasını da sağlıyor. Hem de 20 ay Malta’ya sürgüne gitme pahasına.
Kasım 1921’de Ankara’ya döndüğünde yine milletvekilleri arasındaki anlaşmazlıkları çözmede bir saygın kişilik olarak vazife görüyor.
Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra, ciddi ithamlar karşısında kalıyor. Tam bir vatanseverlik duruşu göstererek kenara çekiliyor.
Kırk yılın başında rastlanılan hani dört dörtlük insanlar vardır ya, Rauf Orbay da o insanlardan birisi.
Kurtuluş Savaşının olmazsa olmaz üç isminden birisi.