Gönderi

İnönü yetmişdört mü, yetmişbeş mi yaşındaydı... Cezaevindeki damadını görebilmek için, kucağında torunu, cezaevi kapısında bekliyordu. Gazetelerde resimleri çıkmıştı: Üç çeyrek yüzyıl yaşamış, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından, Cumhuriyet'in kurucularından, eski başbakan, eski Milli Şef, eski cumhurbaşkanı, kucağında torunu cezaevi kapısında... Bu resimleri gazetelerde görünce, ister istemez bir de kendimi düşündüm. İnönü'nün cumhurbaşkanlığında, başbakanlığında cezaevlerinde olduğum günleri... Çocuklarımız, İnönü'den daha yaşlı babam cezaevi kapısında beklerdi. Görüşmemiz çok, çok zordu. O günlerimin acısıyla, torunu kucağında cezaevi kapısındaki İnönü için, "Nasılmış?.." diye düşünemedim. Çok kişi acınmıştır İnönü'nün o günkü durumuna. Ama bana öyle geliyor ki İnönü'nün cezaevi kapısında, torunu kucağında bekletilişine çokaz kişi benim kadar üzülebilmiştir. Çünkü o acıyı, o acının ne olduğunu ben, ezbere değil, yaşayarak biliyorum.
Sayfa 8
·
23 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.