"Herr Sommer hep yollardaydı. Sabahın erken saatlerinden karanlık iyice bastırıncaya kadar çevreyi dolaşırdı. Herr Sommer'in yolları arşınlamadığı bir tek gün bile olmazdı bütün yıl."
...
"Peki, bu gezintiler onu nereye götürüyordu ki? Bu sonu gelmeyen yürüyüşlerinin amacı neydi? Hangi nedenle ve hangi amaçla arşınlayıp duruyordu çevreyi Herr Sommer, günde on iki saat, on dört, on altı saat süreyle?"
Herr Sommer'in öyküsü ama onun öyküsünü hiç okumadan. Sonu gelmeyen bu gezintilerin onu bir yere mi götürdüğünü yoksa onu bir yerlerden mi uzaklaştırdığını bilmeden... Neden veya neyden kaçtığını hiç öğrenemeden. Onu hiç anlamadan, onu hiç dinlemeden, onu hiç tanımadan onun öyküsü. Yarım bile sayılamayacak kadar eksik, tamamlanmanın bile ötesinde fazla... Onun öyküsü ondan duyduğumuz tek net cümleden ibarettir belki:
"E, beni rahat bıraksanıza artık!"
Rahat bırakalım en iyisi :)