Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

O gözler bana varlığından hiç haberdar olmadı- ğımız şeyleri söylüyordu; ama vardılar işte, ve bedenle değil, ruhla keşfedilmeye, tanınmaya hazır bekliyorlardı. Hiç telaffuz edilmeseler de kelimesi kelimesine anlaşılan cümleler... Aynı anda insanı hem coşturan hem de boğan duygular... Karşıma kapılar çıkıyordu; şimşek hızıyla açılıp ka- pansalar da arkalarında saklananları keşfedebiliyordum - hazineler, tuzaklar, hiç yürünmemiş yollar, asla hayal edilmemiş yolculuklar. "Bana niye öyle bakıyorsun? Gözlerin bana bunları niye gösteriyor?" Konuşan ben değil, karşımdaki kız ya da kadındı. Göz- lerimiz ruhumuzun aynasına dönüşmüştü, belki de sade- ce bizim ruhumuzun değil, o an gezegenimizde yürüyen, seven, doğan ve ölen, acı çeken ve hayal kuran bütün var- lıkların ruhlarının aynasına. "Ben değilim... şöyle ki..." Cümlemi bitiremedim, çünkü kapılar açılarak önüme yeni sırlar seriliyordu. Yalanları ve gerçekleri gördüm, tanrıçaları andıran bir resmin önünde egzotik dansları, azgın denizle boğuşan denizcileri, kıyıda oturmuş, bu kez sakin ve davetkâr görünen denizi seyreden bir çifti gör- düm. Kapılar, Hilal'in gözlerinin kapıları açılıyordu hâlâ, derken kendimi görmeye başladım, sanki birbirimizi çok, çok uzun zamandır tanıyormuş gibiydik. "Ne yapıyorsun?" diye sordu bana. "Elif..." Karşımdaki kızın ya da kadının gözyaşları o kapılar- | dan birinden fışkırıyordu adeta. Gözyaşları ruhun kanıdır, | demiş biri, şimdi gördüğüm de buydu, çünkü bir tünele girmiş geçmişe gidiyordum, o da Tanrı'nm insanlara bah- şettiği en kutsal duayı okur gibi ellerini kavuşturmuş ora- da beni bekliyordu. Evet, oradaydı, karşımda, dizüstü çökmüş gülümsüyor, aşk her şeyi kurtarabilir, diyordu
·
34 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.