Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

88 syf.
8/10 puan verdi
·
23 saatte okudu
Çok uğraştım, umarım tutar...
Çarpıcı eleştiriler ve düşüncelerini dile getiren bir filozofun herhangi bir kitabın ne kadar etkileyici olabilir? Bir yanılsamının geleceği adlı kitap ilk öncelikle insanların birbirlerinden ayrı bir varlık olarak sürdürülebilmesi ve insan hayvan, totem ve tabu üzerine başlarken daha sonra dinsel doktrin üzerine ilerliyor. Freud'un iddialı eleştiri, yorumları ve gözlemlerini zevkle okuyoruz hepimiz. Gelin bunu çözümleyerek inceleyelim. Sayfa 20, bölüm 3’e kadar kendi insan ve insan üzerine düşüncelerini bir röportaj edasıyla,ilerliyor. III. bölümden sonrası din üzerine ilerliyor. Peki nedir bu dinsel doktrinler? [Doktrin veya öğreti (Latince: doctrina, Sanskrit: dukrn] (belirli bir konu ya da inanç sistemine ilişkin kabul, ilke ve kurallar bütünü-bkz.Sözlük) Ona bazı yerlerde yönetilen “korku duyduğu güçler karşısında insanda ortaya çıkan zihinsel karmaşayı ve çaresizliği bir son verme bu güçlerle bir ilişkiye girme ve sonuçta onları etkileme gereksiniminden doğanın insanlaştırılması yol açtığı ileri sürüyorsunuz bu tür bir gücü gerçekten yapay görünüyor ilkel insanın başkası seçeneği yoktur o başka bir biçimde düşünme yeteneğine sahip değildir.” Söylemi üzerine totem ve tabu adlı eseri açıklama ihtiyacı duyuyor. Totem ve tabu üzerine attığım alıntımdaki, yazdığım bilgilendirme yorumdan okuyabilirsiniz Freud’un şöyle bir iddiası var, çocuğun çaresizliği ile bunu sürdüren erişkin çaresizliği arasındaki ilişkiden oluşan güven gibi ihtiyaçlar böylelikle dinin oluşumu konusunda psikanalizin ileri sürdürdüğü güdülerin beklendiği gibi açığa vurulmuş güdülere çocuksu katkısıyla aynı şey olduğunu ortaya çıkar. “Kendimizi bir çocuğun psişik yaşamını yaşıyor olarak kabul edelim sanırım psişik analizinin açıkladığı anakliktik* bağlılık tipine uyan nesne seçimini sanırım hatırlıyorsunuz.” *=Bağımlı olan. Bağımlılık. Destek arayam: qui cherche appui (Fr.) Bu tanımı gelin biraz daha açalım çünkü anahtar noktalardan birisi. Yani detaylıca işlememiz gerekiyor. Analiktik nesne seçimi ruh bilim terimleri sözlüğünde (TDK yayımı, Ankara, 1908) “Anabenzerini seçme” olarak açıklanıyor. Ama Freud bunu Narsizm Üzerine’de biraz daha farklı şekilde açıklıyor İşte burası kayda değer. “Cinsel güdüler başlangıçta EGO işgülülerinin doyumuna bağlıdır ve ancak daha sonraları EGO içgüdülerinden kurtulurlar o zaman bile bir çocuğun beslenme bakım ve korunması ile ilgilenen kişilerin yani anne veya anne yerine alan kişinin çocuğun ilk cinsel nesnesi olması gerektiğinde Bu ilk bağlılığın belirtisini buluruz. bununla birlikte piski analitik araştırmalar nesne seçiminin anakliktik veya bağlama tipi adlandırılabilecek.” Şekilde tanımlıyor. Ve kitapta en sevdiğim yer, üzerine çokça düşündüğüm bir konuya denk geldim. Freud’un annenin yerini bir süreden sonra babası tarafından alındıktan sonra çocuğun geri kalan dönem boyunca Baba rolüne karşı kendisiyle öznel bir kararsızlığı olduğunu söylüyor yani demek istediğim, çocuk babaya ne kadar Özlem ve hayranlık duyuyorsa o ölçüde korkar babaya karşı yaklaşımında derin bir iz bırakır diye anlatıyor Freud. Sayfa 33’te şöyle bir bir şey diyor “büyüyen birey, sonsuza dek çocuk olarak kalmaya mahkum olduğunu bilinmedik Üstün güçlere karşı korunmaya mutlaka muhtaç olduğunu anladığında bu güçlere kendi Baba figürüne ait özellikleri atfeder.” Yani Freud korktuğu yatıştırmaya çalıştığı duygulara karşı kendisine ait bir tanrılar yaratıyor o inanca inanıyor ki kendisini rahatlatmak ve arkasında durabileceği bir şey olsun istiyor. Burada da böylece bir babaya olan özlem kendisi insan zayıfları korumaya ihtiyacı ile aynı özellikler erişkin insanın gerçekliği bizzat kabul etmesi gereken karşı çaresizliği tepkisini anlayabiliriz. Ama Freud, vurgulayarak ekliyor ki: “Ama ben Tanrı düşüncesinin gelişmesine daha fazla incelemek niyetinde değilim. Burada bizim meşguliyetimiz, uyarlığın bireye aktarılmış olduğu şekliyle dinsel düşüncelerin tamamlanmış bütünüdür.” ( Freud yine kibar yine kibar ) Daha sonra dine biraz ara veriyoruz ve o sayfa 40’lara doğru merak bilgeliğinden bahsediyor daha öncesinde gördüğü İsviçre’de bulunan konstantz gölü’nün ve okul kitaplarındaki merak bilgeliğinden bahsediyor bize. Anılarından, geçmişte yaşadığı şeylerden örneklendiriyor. Ve tekrar dine dönüyoruz burada da tekrar bir çarpıcı iddiada bulunuyor. “İnanmalıyız, çünkü atalarımız da öyle inanmıştı. Ama atlanılan bir şey var. Bu öncellerimiz, bizden çok daha cahillerdir. Günümüzde asla kabul edilemeyeceğimiz şeylere inanıyorlardı; dinin doktrinlerinde de bu kategoriye ait bulunması olasılığı aklımıza gelmektedir.” Bu çarpıcı sonuçtan daha doğrusu iddia diyelim, - bana göre doğru bir sonuç ve gayet de başarılı Ama bunun bilimsel veya psikolojik temellendirilmesini yapacak kapasiteye sahip değilim. Bunun üzerine başlka zaman duracağız.- Kültürden gelen doğruların ve bilginin tümü arasında doğruluğu en az kanıtlanabilmiş unsur yani diğer nesnel Evren bilmeceleri çözme gibi şeylerin yanında çok az bir temeli kalıyor çok az bir doğruluğu kalıyor diye yorumlayabiliriz. Kaynakça arşivinden bir yanılsamanın geleceği adlı eserin orijinal metninde geçeni de inceleyelim. SANKİ FELSEFESİ- ORİJİNAL METİN: Je ne me croispas copable d’injustice en faisant présenter ici par l’auteur de la philosophie du “Comme si” un point de vue qui n’est pas non plus etrangerétranger à d’autres penseurs. Comparer H. VAHINGER, La philosophie du “Commes si” (Die Philosophie des Als ob), 7 e et 8e éd, 1922, p 68:« Nous comprenons pqrmi les fictions non seulement des opérations (…) [KAYNAKLARI KİTAPLARDAN GEÇİRİYORUM KOPYALAMA YA DA KIRPMA YOK, ELLE YAZIYORUM SAYGILAR ] Sanki̇ felsefesi̇ i̇nsan toplumunun devami i̇çi̇n taşidiklari karşilaştirma kabul etmez önemi̇ i̇le, bu durum, di̇nsel doktri̇nler konusunda da geçerli̇di̇r yani̇ sanki̇ felsefesi̇ düşünürler tarafindan yapilan bu felsefe düşünce faali̇yeti̇mi̇zi̇n temelsi̇z ve hatta saçma olduğunu açikça bi̇ldi̇ği̇mi̇z çok sayida varsayim i̇çeri̇ği̇ni̇ kabul edi̇yor. (Orijinal metne ithafen yorumum.) dini doktrinler tam hızıyla devam ediyor kitabın ara ara farklı konulara evrilmesi yönelmesi ya da sapması diyebileceğimiz şeyler olsa bile bu bir derleme kitabı olduğu için bunlar normal birden fazla şeye cevap veriyor. Küçük bir sonuç yani bu dini doktorlara sadece ateist, non teist bir görüş yerine teizm ve non teizm ortak bir görüş olarak (eleştiri de olur.) nitelendirebileceğim, “hiç kimsenin inanmaya zorlanmayacağı gibi, aynı şekilde hiç kimse de inanmaya zorlanmaz, Ama buna benzer tartışmaların bizi doğru anlayış tarzına yönelttiği aldatmacasıyla kendimizi tatmin edemeyiz. Kabul edilemez özür diye bir şey varsa, bu işte odur. Cehalet cehalettir; cehaletten herhangi bir şeye inanma Hakkı çıkarılmaz. Aklı başında hiçbir insan diğer konulara bu derece sorumsuz davranmayacak veya görüşlerin ve aldığı tavrın bu kadar zayıf bir temeli olmasına rıza göstermeyecektir.” Zira Freud’a bazen çok şaşırıyorum nasıl bu kadar sakin olabiliyor ayrı bir söz konusu. Yine de dinsel doktrin olarak toplumun zarar görme payını büyük ölçüde işledik. Haklı mı haklı yanii :) Kitaptan son bir alıntıyla bitirelim ve başka kaynaklar, arşivler ne demiş bir bakalım. “hayır, bizim bilimimiz yanılsama değildir. Ama bilimin bize veremediğini başka bir yerden alabileceğimizi sanırsak, yanılsamanın ta kendisi olacaktır.” Bilim ile dinsel inançların ayrı ve tartışılması aykırı olduğunu düşünüyorum . Bunu Freud alıntıları ile de desteklemiş olduk. Cevat Acar’ın yorumu ile, “Freud dinlere temel oluşturacak olan içeriğin, animistik dönemde ortaya çıktığını iddia ettikten sonra bu dönemde ortaya çıkan ve ilk dinsel etkinlik olarak nitelendirdiği totem yemeği ve ilk Tanrı figürü olarak kabul ettiği ‘Yüceltilmiş Baba’ figürlerinin oluşumunu aktarır. Bu oluşum sürecini ortaya koyarken; Darwin, Atkinson ve Robertson Smith’in fikirlerini psikanaliz ile yoğurarak bir kurgu geliştirir. Bu kurguya göre insanlar, küçük sürüler halinde ve her bir sürünün tüm dişilerini kendi boyunduruğu altına alan ve kendi oğulları da dâhil olmak üzere genç erkekleri cezalandıran ya da ortadan kaldıran, yaşlıca bir erkeğin zorbaca hükümranlığı altında yaşamışlardır. Bu ataerkil düzen, babaya karşı birleşen, onu yenip birlikte babalarını yiyen oğulların ayaklanması ile son bulmuştur. Böylece baba sürüsü yerini totemik kardeşliğe bırakmıştır. Birlikte barış içinde yaşayabilmek için zaferin sahibi olan erkek kardeşler, uğruna babalarını öldürdükleri kadınlardan vazgeçmiş ve dış evliliği yasallaştırmışlardır. Baba iktidarı yıkılmış, aile yaşantısı anaerkil hukuka göre düzenlenmeye başlamıştır. Oğulların babalarına karşı takındıkları duygusal tavır sonraki gelişmelerin tamamında gücünü korumuştur. Babanın yerine belirli bir hayvan totem olarak kabul edilmiş; ilgili hayvan kabilenin atası ve koruyucusu olarak benimsenmiş, zarar verilmesi ve öldürülmesi yasaklanmıştır; ancak yılda bir kez kabilenin erkekleri bir şölen yemeğinde toplanıp başka zaman bu derece yüceltilen totem hayvanını parçalayarak hep birlikte yemişlerdir. Kimse bu yemeğe katılmamazlık edemezdi, böylece babanın katlinin kutlanılarak tekrar edilişi gerçekleşmiştir. Freud’a göre bu durum, aynı zamanda sosyal düzenin, ahlak kurallarının ve dinin de kaynağını oluşturmaktadır.” [Conference: Genç akademisyenler Sempozyumu-S. Freud’un Din ile İlgili Görüşlerinin Analizi, May 2015] Buraya kadar okuyan herkese çok teşekkür ederim. Çokça sevgiler bolca okumalar dilerim
Bir Yanılsamanın Geleceği
Bir Yanılsamanın GeleceğiSigmund Freud · Tutku Yayınevi · 20141,659 okunma
··1 alıntı·
1.085 görüntüleme
Miss Felony okurunun profil resmi
Tutmayacak galiba o kadar da uğraştım bari 10-15 kişinin önüne düşseydi...7 kişi ne...Bazen boşa emek harcıyor gibi hissediyorum
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.