Gönderi

"İnsansonrasılık insanın biyolojiye olduğu kadar teknolojiye de bedenen ve zihnen bağlı ve bağımlı olduğu fikrine dayanır. Aynı zamanda tarihsel bir olgudur: teknolojik, medikal, bilişimsel ve ekonomik ağlar içinde insanın merkeziliğini yitirdiği dönemi işaret eder. Ütopik ve distopik tahayyülü çağıran insansonrası türler insanlığın doğası ve değeriyle ilgili rahatsız edici sorular sorar. İnsansonrası ütopiktir çünkü insanın emrindeki teknoloji onu daha da ileri taşıyacak, kendi kaderini yazan bir tanrıya dönüştürecektir. Bu tahayyülde, teknoloji iyidir; ideal insan ve toplumun kurulmasında araçtır. Teknoloji aynı zamanda distopik hayal gücünü de harekete geçirir çünkü insanın buyruğundan ve hizmetinden çıkması endişe vericidir: insanın hakimiyetini reddeden android veya biyoteknolojik varlıklar yeryüzünün yeni tanrıları olabilir, onun mutlak merkeziyetini alaşağı edebilirler. Bu iki tabloda da bir sorun var gibidir: tekno-ütopyada teknoloji daha önce olduğu gibi insanın gelişimi için bir araçtır (burada Asimov'un robot yasalarını örnek olarak düşünebiliriz), tekno-distopyada ise, ütopyanın uzantısı olarak, teknolojinin insan kontrolündeki bir araç olmaktan çıkmasından korkulur. Yani, her temsilde insan muktedir yaratıcı-tanrı, siborg onun kulu ve aracıdır."
Sayfa 186 - Özen Nergis Dolcerocca, "Tekno-Distopyaların Cinsiyeti: Ovidius'tan Westworld'e İnsansonrası Yaratılış Mitleri", Cogito, Sayı: 90 (Dosya: Bugünün Distopyası), Bahar 2018.Kitabı okudu
·
176 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.