Sevgi Soysal 'ın bu ince romanı, Tante Rosa'dan farklı olarak kişileriyle ve mekanlarıyla Türkiye'ye inmiş durumda. Tirebolulu Mehmet ile Ankara'lı Ela'nın hayatları birbirinden bağımsızca çeşitli öykülerle anlatılıyor. Önce Ela'yı tanıyoruz sonra Mehmet'i, bir erkeği bir kadını, birbirinden farklı iki insanı. Tanıdığımız bu anların geçişleri ise oldukça estetik, herhangi bir anı bittikten hemen sonra bir bölüm geçişinden ziyade sembolik yönü kuvvetli doğa tasvirleri yapıyor Sevgi Soysal. Tanık olduğumuz bu iki farklı hayatın kesişmesi ve yollarının ayrılmasıyla da romanımız bitiyor. Oldukça kısa olmasına rağmen bir hayli yoğun olan bu kitap okuyan birçok kişiye fazlaca şey katacaktır. Sevgi Soysal'ın eleştirel mizahi üslubunun yine görüldüğü bu eser de tante rosa gibi tam olarak roman kategorisine sokulamayacak cinstendir. Empresyonist bir ressamın bir tablosu gibi gözükse de Yürümek, bir fotoğrafa bakarmış gibi net ve gerçekçi tanıyoruz Ela ile Mehmet'i. Kadın erkek ilişkilerini olanca saflığıyla ve doğallıyla bize yansıtan Sevgi Soysal, varoluşsal birçok problemi de kitabında bize sunuyor. Kitabın sonlarına doğruysa Türk Edebiyatı sınıflandırmalarında Sevgi Soysal'ı toplumcu gerçekçi kesime koyanların dayanak göstereceği üzere toplumsal yönünü de az da olsa gösteriyor Sevgi Soysal. Eşsiz üslubu ve yer yer büyülü anlatımıyla, Türk edebiyatının eşsiz eserlerinden olan Yürümek mutlaka okunmalı.