Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sahip Olmadan Ait Hissetmek
Çok küçük yaşlardan bu yana gözlemlediğim çocukken anneme sorduğum sorulardan bir tanesiydi, " Anne neden bu kadar çok patates, soğan alıyoruz "diye. Eskiden özellikle İstanbul başta olmak üzere birçok büyükşehirde sokaklarda oldukça yaygın olan zerzevatçı arabaları aslında sahip olmak konusundaki bilinçaltını çok net bir şekilde ortaya koyuyor.. Daha sonra üniversite öğrenimi için gittiğim Londra'da öğrencilik yıllarımda uzun yıllar yalnız yaşadığım için, evimin yakınındaki süpermarketi ve pazar alışverişine gittiğimde fark ettim ki, insanlar ihtiyaçları kadar alışveriş yapıyor. Özellikle pazar günleri ailece alışverişe çıkıyorlar ya da günlük alışverişe gidiyorlar. O zamanlarda da ya iki adet domates ya da üç adet soğan alıyorlar. Daha sonra Türkiye'den ya da Kuzey Kıbrıs'tan gelen Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki semt pazarlarını gezdiğimde gördüğüm resim yine Türkiye'deki resim ile aynıydı. Çuval çuval patatesler, soğanlar yine tezgahlarda. İşte o zaman anladım ki sahip olma hissi biraz da kültürel bir sorun. Daha sonra ki yıllarda ise bir psikoterapist olarak insanların ruhlarını analiz etmeye başladığımda, ilişkilerde de sahip olma hissinin tüm yıpratıcılığına ve işlevselliği olmayan bir tutum olmasına rağmen insanların, genelde sahip olma dürtüsüyle ilişki yaşamaya başladıklarını gördüm. Ebebebeynler bile çocuklarını bu dürtüyle büyütüyor. Karşınızdaki kişiye"sahip olmak" ile ona "sahip çıkmak" arasındaki farkı ve ince nüansı çözdüğünüz zaman karşınızdaki kişiye olan ilişkinin çok daha sağlıklı olduğunu göreceksiniz.
Sayfa 121Kitabı okudu
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.