6.5/10
İlk öykü olan "Böcek" üzülerek söylüyorum ki okuduğum en kötü öykülerden biriydi. Anlatımı çok amatörce geldi, hatta bu kitabın yazarın yazarlık kariyerinde epeyce ilerlediği döneminde yazdığı bir eser olmasına şaşırdım, o derece sevmedim o öykünün üslûbunu. Neyse ki sonraki üç öykü gayet güzeldi; kitaba adını veren Mektup adlı neredeyse yüz sayfalık öykünün biraz Kafka'nın Babaya Mektup'undan etkilenerek yazıldığı belli, hatta sevmedigim Böcek öyküsünde de Dönüşüm'ün etkilerini hissetmek mümkün. Ama benim en sevdiğim öykü Koşucu adlı olandı; birinci tekil kişinin ağzından bir başka karakteri odağına alması sebebiyle farklılaşıyor da bu öykü diğerlerinden. Daha yalın, daha iddiasız bir anlatımı vardı, işlediği konu da güzeldi ve dokunaklıydı. Kaçak adlı son öykünün finalindeki küçük şaşırtmacayı da ayrı sevdim. Yani öyle beni aşırı etkilemese de genel olarak hoş, okuması keyifli bir kitaptı.