Gönderi

Ama insan ölünce ölüyor. Kimini yakıyorlar, kimini gömüyorlar, o iş de orada bitiyor. Gerisi denizlere tozlar, topraklara böcekler. Huriler muriler boş laf, hiçbir yerde kimseyi beklemiyorlar. Burada yaşadın yaşadın, yoksa gittin yok oldun. Kimi yaşıyor, kimi burada bile yaşayamıyor, korkuları, iç sıkıntıları, iç yasakları onun hareket etme yeteneğine ket vuruyorlar. O da başkası yaşadığını sanıyor zannederek, bu yanılsamayla, ayakta ölü ölü dolaşıyor. Cenneti bekleyip bu dünyanın nimetlerinden faydalanmaktan vaz geçenler, çorak hayatlarını yeraltında böceklere veriyorlar. Öteki boş inançlılar önceki hayatında Nefertari, Meryem’in nedimesi, kızılderili şefi, kuzey coğrafya prensi diye reenkarnasyona uğramış oluyorlar zaten dünyaya gelir gelmez, -her ne hikmetse aralarında hiçbiri garibanın teki, köle, kürek mahkumu olmaz, hepsi yüce bir şeylerdir- onlar da sağlam bir inançla bir ülkeye başkan olmak üzere, teknolojide devrim yapmaya, güzellik kraliçesi olmaya göçerken, bu işin yine böceklere yaradığını anlamıyorlar. Sonunda böcek var, inansan da inanmasan da. Böyle diyorum ama bana sorarsanız, ben de bir şey yaşamadım diyorum kendime. Bu yüzle doğduğum için, suratımın bana gösterdiği yolu izledim, tutkularım, heyecanlarım olmadı, zaten donanımsız gelmiştim, çaba göstermedim, arkamda elle tutulur bir şey bırakmadım, bundan sonra da bırakamam zaten, kısaca böcekler beni de bekliyorlar, hep açlar zaten.
Sayfa 36 - alakargaKitabı okuyor
·
26 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.