"Bulmak ve bilmek, sahip olmaktan evladır."
Bir sandıkla başlıyor hikaye. Anahtarı Feride'nin boynuna asılan sandık. Annesinden geriye kalan emanet ve içindekilere dokundukça canlanan anılar.
Feride aşkı dileyen, aşkın yangınını aynasından gören bir kadın...
Aşk ile yanan bir başkası daha da var hikayede. Eşref...
"Ve durmaksızın arıyordu; içindeki yangının asıl sebebini, aşkının kaynağını..."
Şeyh Efendi, Leman, Mürşid-i Kamil, Zişan, Mazhar Usta... Her birinin öyküsü ayrı bir roman olur.
Yaşananlar önümüzde bir bir sıralanırken bir meczupla anlam buluyor sayfalar.
"Tasadüf yoktur, tevafuk vardır," dedi Meczup serhoş, "Ne yaşadıysan yaşaman gerektiğindendi. Herkesin yazısı başka."
Bir Çerkez sürgünü hikayesi, cumhuriyete giden yolun romanı, dünyevi işlerden soyutlananların kitabı, gerçek aşkın kimyası, #sırbende
Dolu dolu bir metin. Hiç bitmesin istenenlerden.
Tasavvufla ilgili satırları, mistik masalsı bir anlatım ile harmanlanan sayfaları nereye varacak derken, canım Atam Mustafa Kemal Atatürk de romana dahil oluyor. Milli mücadele ruhuyla ilgili bölümler gönlümü ayrı bir çeldi.
İlk sayfadan kendine esir eden kitaplar vardır ya hani, sabahlara kadar elinden düşüresin gelmez öyle bir kitap. Özlem Binel'in 2018'de yayımlanmış ilk romanı Sır Bende' yi ikinci baskısı ile okumak kısmet oldu. Nice baskıları olsun
Bu kitabı okuyun diye gönülden bir tavsiye bırakıyorum. Hatta ısrar ediyorum
Sevgiler