Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

SEN OLMASAYDIN ÂLEMİ YARATMAZDIM
"(Habibim Ya Muhammed) Sen olmasaydın, sen olmasaydın felekleri (âlemleri) yaratmazdım." Bir kısım âlimler bu kelamin, sened itibarıyla hadis olarak nakledilmediğini söylese de mana cihetiyle sahihtir demişlerdir. Maalesef bir kısım tenkitçiler, bu kelamin sened olarak hadis olmamasını bahane ederek, Peygamberimiz (asm)'ın manevi şahsiyetine karşı saygısızlıkta bulunmaktadırlar. Bu kelamin manasının doğru olduğunu gösteren delillerden birkaçını zikredeceğiz: 1-"Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." Nasıl ki, yağmura rahmet denir. Hayat ve ruh sahiplerinin yaşamasına bir vesiledir. Bütün canlılar, yağmur ve suyun sayesinde vücut bularak Cenab-ı Hakk'ın sanat mucizelerini gösterir. Onun isimlerinin nakışlarını, icraatlarını yansıtır. Allah'ın (cc) varlıklara verdiği hadsiz ihsan ve nimetlerine karşı lisan-ı kâl ve halleriyle ona hamd û sena ederler. Yani bir kısım varlıklar dilleriyle bir kısım varlıklar da hal dili denilen durumlarıyla, O Rahman-ı Rahime nihayetsiz hamd ü senada, tesbih ve taʼzimde bulunarak kıymet ve değer kazandıklarından manen terakki ederler. Böylece su bütün canlıların maddi olan cesetlerinin, manevi ve ruhi olan bütün gelişmelerinin ve mükemmelliklerinin kaynağı olmuştur. Bu noktadan denilebilir ki, "Eğer su olmasaydı, bu canlıların ve bu neticelerin hiç birisi olmazdı." Şüphesiz böyle bir iddiada bulunan kişiye karşı itiraz edilmez. Ancak hak ve hakikatten uzak kişiler buna itiraz eder. Aynen öyle de Cenab-ı Hakk, Hz. Muhammed'e: "Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik." Buyurarak, Peygamberimizin de yağmur gibi bütün âlemlere rahmet olduğunu beyan eder. Sanki bu emirle Cenab-ı Hakk şöyle buyuruyor: "Ey Habibim! Bütün âlemlerin vücut bulmaları, madedeten tekemmülleri, manen gördükleri vazife olan ibadet, hamd, tesbih ve taʼzimlerle terakkileri, benim isimlerimin tecelli ve nakışlarıyla şeref ve kemal kazanmaları ancak senin vesilenledir." Zira Peygamberliği bir yağmur gibi kabul edersek, onun menba'i Cenab-ı Haktır. Havuzu âlemin kendisiyle iftihar ettiği Peygamberimiz (asm)'dır. Ve o rahmeti âlemin bütün bağ ve bahçelerine taşıyan kanallar ise diğer peygamberler ve onlara varis olan âlimlerdir. Âlemlere rahmet olan bu yağmur, yalnız yeryüzündeki canlılara hayat bahşetmiyor. Belki bütün âlemlere ve içindeki varlıklara değer kazandırarak hayat veren bir rahmettir. Öyleyse diyebiliriz ki, eğer Peygamberlik dolaysıyla Hz. Muhammed (asm) olmasaydı, o âlemlerin hiç birisi olmazdı. 2- Bu davaya en büyük bir delil şu hadis-i şeriftir: "Allah Allah diyen biri olduğu müddetçe kıyamet kopmaz" Yani hak din devam ettikçe kıyamet kopmaz. Demek dünya- da âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (asm)'ın getirdiği din, hayata tatbik edilmediği zaman kıyamet kopacaktır. Şöyle bir örnek de verilebilir: şüphesiz, bir okul ancak öğrencilere ders vermek için yapılır. Eğer ders verecek öğretmen bulunmazsa okulun yapılması da düşünülemez. Öyle de Cenab-ı Hakk bu âlemi bir okul suretinde yaratmıştır. O okulda ders vermek için Peygamberleri ve onların varisleri olan âlimleri ve hepsinin de reisi ve efendisi olan Hz. Muhammed (asm)'ı öğretmen olarak görevlendirmiştir. Özellikle Hz. Muhammed (asm)'a; cinlere, insanlara ve meleklere hatta bütün mahlûkata ders vermek için ezeli bir ders kitabı olan Kur'an-ı Kerimi vermiştir. Nasıl ki, anaokulundan ta lise son sınıfa kadar öğrencilerin yetiştirilmesi üniversiteye gidebilmek içindir. Aynen öyle de, bütün Peygamberlerin Hz. Muhammed (asm)'dan önce gelmeleri, insanları ve ortamı onun teşrifi ve İslam dininin tatbik edilebilir hale gelmesi içindir. Öyleyse diyebiliriz ki, Hz. Muhammed (asm) olmasaydı, bu âlem de olmazdı. 3- bu davaya bir delil de Peygamberimiz (asm)'a getirilen salavat-ı şerifeler denilen rahmet duasıdır. Bilindiği gibi duanın tesiri de çok büyüktür. Hususen dua, büyük bir topluluk tarafından yapılırsa, çoğunlukla belki daimi olarak kabul edilir. Hatta denilebilir ki, âlemin yaratılış sebeblerinden biri de, yani kâinatın yaratılışından sonra başta insanlar ve onların başında İslam âlemi ve onun başında da Hz. Muhammmed (asm)'in muazzam ve büyük olan duasıdır. Yani âlemi yaratan Allah (cc) gelecekte O zatın (asm) bütün insanlar, belki varlıklar namına, ebedi saadet ve isimlerinin aynası olmasını isteyeceğini bildiği için o duayı kabul ederek kâinatı yaratmıştır. Madem duanın bu derece büyük ehemmiyeti vardır. Hiç mümkün müdür ki, bin dört yüz küsur senede her vakitte insanlardan üç yüz milyon, cinler ve haddi ve hesabı olamayan melekler ve ittifakla Hz. Muhammed (asm) için Cenab-ı Haktan büyük rahmet, ebedi saadet ve bütün isteklerinin kabulü için yapmış oldukları salavat ile ettikleri dua kabul olmasın. Özellikle ayet-i kerime "Muhakkak ki Allah, melekleriyle Nebi Peygambere salat ederler (rahmet okurlar) ey iman edenler! (siz de) ona salat edin ve (ona) teslimiyetle selam verin." emretmektedir. Evet, âlem-i imkân denilen mülk-i ilahinin genişliği bize göre nihayetsiz sayılabilecek derecededir. Bu geniş mülk-i ilahi ise, bir karış kadar bile boş değildir. Hepsi Cenab-ı Hakk'ın melekleriyle doludur. Demek bütün o melekler Peygamberimiz (asm)'in Cenab-ı Hakkın en sevgili kulu olduğunu biliyorlar ki onlar da ona muhabbet edip Allah ile birlikte ona salat u selam ediyorlar. Acaba, başta Cenab-ı Hakk'ın salat ettiği ve onun emrine uyarak bütün melek ve ruhaniyatın, cin ve insin yaptığı duanın kabul olmaması mümkün müdür? Madem Peygamberimiz hakkında edilen rahmet ve yapılan dua, bu kadar büyük ve geniş dairede devam etmiş. Elbette bu duanın neticesinde O zat öyle bir makam ve mertebeye çıkmış ki, bütün akıllar toplanıp bir akıl olsalar, onun makam ve mertebesinin hakikatini anlayamazlar. Buna binaen "Eğer böyle bir zat olmasaydı âlem olmazdı." Sözünün ne kadar yerinde ve doğru olduğu anlaşılmaz mı?
Sayfa 42 - Sueda yayıncılıkKitabı okudu
·
95 görüntüleme
Yunus Çimen okurunun profil resmi
Son cümlede bize sorulan soruya verdiğim cevap bu şekilde.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.