Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gussanâk

Gussanâk
@_Mefkud_
يَا أَيُّهَا الْإِنْسَانُ مَا غَرَّكَ بِرَبِّكَ الْكَرِيمِ Ey insan! O Kerîm (çok cömert olan) Rabbine karşı seni aldatan nedir? ~Sure İnfitâr, Ayet 6~
Sabitlenmiş gönderi
Beni Bilen Dört Adam
Zannettim ki, bu ardımdan gelen kalabalık; Şenlik havasında cümbüş alayı, At toynağında göç katarı, Davetli-davetsiz herkes gelmiş: Birgün nasılsın diye sormadıkları, Hatrımı 'iyi bilirdik' demeye gelmiş... Hoş, geldiniz vuslatıma; safa gidiniz, Er kişi niyetine durduğunuz namazımdan: 'iyi bilirdik' demeden riyasızca gidiniz. Bırakın, kalsın naaşım musallada; Beni bilen dört inanmış adam beklerim, Alıp beni götürsünler riyasızca; Kara yerin ak bağrına atsınlar dilerim... Gussanâk
Reklam
Takva, Peygamberimizin gerçek yoludur; ashâb-ı kirâmın, evliyâullahın, sâdât ve meşayihimizin hali; âbit ve zahitlerin yol azığı; zakir ve şakirlerin göz nuru, gönül süruru; âhiret taliplerinin maksat ve arzusudur.
Sayfa 42 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Çeşitli haksızlıklara, adi tecavüzlere ve kışkırtmalara, ümmet ve millet olarak hemen sert karşılık vermiyorsak bu, derya-dil (deniz gibi engin gönüllü) olduğumuzdan ve karşımızdakine, hatasından dönme fırsatı vermek istediğimizdendir. Kalktığımız zaman sillemiz sert olur, karşıdaki kurunun yanında yaş da yanar diye titizlenir, vebalden kaçarız o kadar...
Sayfa 40 - Server YayınlarıKitabı okuyor

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Gayrimüslimlere ve inanmayanlara gelince; biz onları da Hz. Adem'den (as.) kardeş biliyoruz: Benî Adem a'zâ-yı yek-dîgerend Ki der âferîniş zi yek gevherend. (Mânası: Ademoğulları bir vücudun parçaları gibi birbirlerinin uzuvlarıdır. Çünkü yaratılışta aynı cevherden oluşmuşlardır.) Ayrıca onları, sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed'in bir başka tür ümmeti "Ümmet-i Dâvet"i olarak görüyoruz. Çünkü hakikatte Efendimizin (sas.) davetine ve risalet hitabına onlar da muhataptır. İman, içlerinde, imkân olarak bilkuvve mevcuttur, belki ileride fiilen zuhura gelecektir. Bazıları din kardeşlerimiz olacaklardır ve olmaktadırlar. Bize düşen görev, onların da Hakk'ı bulmasına ve gerçekleri görmesine yardımcı olmaktır. Onlara şimdi acıyor, şefkat besliyoruz. İki cihanın saadetine ermeleri için onlara İslâm'ı iyi anlatmalı, ilahî sorumluluklarını tebliğ etmeli, iman telkin eyleyerek, ebedî hüsrana uğramaktan kurtarmaya çalışmalıyız.
Sayfa 39 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Yıkanlar hâtır-ı nâ-şâdımı yâ Rabb şad olsun Benim-çün nâ-murâd olsun diyenler ber-murad olsun. Nâilî
Sayfa 38 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Acaba bir dahaki tevbe mevsimine erebilecek misin? Fırsat geçirme, tembellik ve gafleti kov, gayrete gel, Hakk'a dön! O'nun engin rahmetine talip ol, yolunda kâim, zikrinde dâim ol ki cümle felah bundadır
Sayfa 37 - Server YayınlarıKitabı okuyor
"Receb'de şevkle girişilen tevbe ve hasenât kabule mazhar olur; Şaban'da işlenmiş eski seyyiat, afv ü mağfiret kılınır; Ramazan'da ise kula, ilahî ihsan ve ikramlar bahsedilir."
Sayfa 37 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Receb, günahı, zulm-ü cevri terk etme; Şaban, salih amel işleyip vefa gösterme; Ramazan ise sıdk-u sefâya erme ayıdır."
Sayfa 36 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Abdülkadir-i Geylânî (ks.) (v. 561/1166) /Gunyetü't-tâlibîn adlı eserinde şöyle yazıyor: "Receb tevbe; Şaban muhabbet; Ramazan da Hakk'a kurbiyet ve vuslat ayıdır."
Sayfa 36 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Cehalet felakettir, amelsiz ilim ise vebal sayın okuyucular! Silkinelim, atâlet ve cehaleti yenelim; Allahu Teâlâ'nın aziz kitabını yeni bir şevkle, aşır aşır, deste deste, sözünü belleyip ahkâmını tatbik ede ede bağrımıza basalım, başımıza taç, hayatımıza rehber eyleyelim. Salahımız, felahımız, nusretimiz, izzetimiz, saadetimiz Kur'an'ı iyi anlayıp iyi uygulamaktadır.
Sayfa 35 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Ebû Abdurrahman Muhammed b. Hüseyin es-Sülemî (v. 412/1021) bu mevzuda çok dinamik, çok değerli bir metot zikrediyor ve diyor ki: "Bize ilim öğreten üstatlarımız rivayet ettiler ki onlar, on âyet-i kerîme (veya bir aşr-ı şerîf) öğrendiler mi, asla daha öteye geçmez, önce o on âyet ile amel ederler, sonra öğrenmeye devam ederlermiş. Biz de o usulü takip ettik. Bu yolla Kur'ân-ı Kerîm'i ve onunla ameli (ahkâmına ittibayı) birlikte yan yana öğrendik."
Sayfa 35 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Büyük alim Hasan-ı Basri (rha.) diyor ki: "Kur'ân-ı Kerîm, ahkâmına uyulsun, kendisiyle amel olunsun diye indirilmiştir. Halbuki şimdi halk onun sırf kıraat ve tilavetini amel edinmiş."
Sayfa 35 - Server YayınlarıKitabı okuyor
Çoğaldı masivanın derdi gönlüme nirân düştü Unuttum dermanı Eyyûb gibi virâne hân düştü Azdı yaralarım bana sabır kurda şükür düştü Kalbimdeki şol cehri zikir dilime hafi düştü. Gussanâk
Gussanâk tekrar paylaştı.
Yüz nâz ile gonca-i ra nâyi büyütdük Bülbülleri bin var ola ğavğâyi büyütdük | Hayalî
Kemâl Çağları
henüz kemâle ermişim saçımda sakalımda bir tipi tenhalığı kovalar yüzüm dökülüyor eteklerinde avuç avuç gazel bir kıvılcım bekliyor kar gövdende yaksınlar beni biraz utangaç ve çokça mahcup ve hep mazur henüz kemâle ermişim suratımın asıklığında boş mezar dua eder yüzümün diğer yarısına unutulan bekleyiş ve tenha telaş ve de kaygılı sabır "rabbin seni terk etmedi ve sana darılmadı" Gussanâk
21bin öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.