Gönderi

Cumhuriyet’in temel kanunu, başından beri, Türkiye’deki tüm nüfusun Türk olduğunu kabul eden yasal varsayıma dayanıyor. Bizzat bu da Kürt gerçeğinin inkârıdır. (...) İsmet Paşa, Cumhuriyet’in ünlü başbakanı, Lozan Konferansı’nın 23 ocak 1923 tarihli oturumunda şunları açıklamıştı: ‘Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti, Türklerin olduğu kadar Kürtlerin de hükûmetiydi. Çünkü Kürtlerin gerçek ve yasal temsilcileriyle aynı ölçüde hükûmete ve ülkenin yönetimine katılırlar.’ Cenevre’de 1925’in eylül ayında toplanan Ulusal Topluluklar Konseyi’nin 37. toplantısında Türkiye Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras şunları açıklamıştı: ‘Türkiye nüfusu, Lozan Antlaşması’ndaki özel maddelerle hakları güvence altına alınan ve sayıları toplam nüfusa oranla büyük ölçüde azalmış olan azınlıkların dışında, Türklerden ve Kürtlerden oluşmuştur. (...) Kürtlerin büyük çoğunluğu Türkiye’de bulunur ve Türkiye’yi Türk halkıyla birlikte yönetirler.’ (Bkz. SDN, Resmî Gazete, ekim 1925, s. 1336.) Ne yazık ki, Cumhuriyet’in içinde iki halka eşit koşullarda yer veren bu tarihî sözler hiçbir zaman gerçekleşmedi.
Sayfa 588Kitabı okudu
·
30 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.