Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Sinan'ın Nargilesi
"Caminin yapımı için bütün imkânlar seferber edilmişti. Ülkenin en iyi mimarları, mühendisleri, ustaları bu işle görevlendirilmişti. Padişah, Mimar Sinan'ın bir dediğini ikiletmiyor, ama inşaat uzadıkça uzuyordu. Bu da doğaldı, zira Sinan 'kalfalık eserim' dediği Süleymaniye'nin 'mükemmel' olmasını istiyor, her ayrıntı ile bizzat ilgileniyordu. Caminin yapımında kullanılacak malzemeyi itina ile seçmiş, büyük kubbeyi tutan dört somaki sütundan birini Baalbek harabelerinden, ikincisini İskenderiye'den, diğer ikisini ise İstanbul'daki Bizans eserlerinin kalıntılarından seçmişti. Yeşil mermerleri Arabistan'dan, beyaz mermerler Marmara Adası'ndan getirtmişti. Bütün bunlar inşaatı geciktiriyordu. Ama her detay mâbedi 'mükemmel'e biraz daha yaklaştırıyordu. Ayrıca Koca Mimar, bilim ve teknolojinin tüm imkânlarını seferber etmiş, tüm zekâsı ve ustalığıyla işe sarılmıştı. En küçük hata bile istemiyordu. Süleymaniye Camii’nin yapımı yedi yıl gibi uzun sayılabilecek bir zamana yayılınca, rakipleri yine devreye girdi. Koca Mimar'ı, padişahına şikâyet ettiler: 'Bu iş çok uzadı Hünkârım, mimarınız gece-gündüz çalışacağını, camiinizin ortasına yatıp nargile içiyor. İş ehil olmayan ellere kaldı. Bu gidişle korkarız, caminiz şanınıza lâyık olmayacak.' Sinirlenen Kanuni Sultan Süleyman apar topar inşaata gitti. Ana kubbesi çatılan camiin içine hışımla girdi. Gördüğü manzara inanılacak gibi değildi... Koca Sinan kubbenin altına bağdaş kurmuş, nargile fokurdatıyordu... Demek söylenenler doğruydu, Mimarbaşı cami insa etmeyi bırakmış, keyfine bakıyordu. 'Bu ne nabeca bir hal Mimarbaşı?' diye gürledi, 'Camiimizin içinde nargile içmeye nasıl cüret edersin?' Sinan, Sultan-ı Âli karşısında ayağa kalktı, el bağladı, divan durdu: "Bu hal" dedi, “Padişahım, mimarca bir haldur kim, bu hal ile caminuzun ses kuvveti (akustik) ölçülmektedir. Bu ölçümü yapmadan, imamın sesinin nerelere kadar ulaşacağı tespit edilemez. Bakın zaten nargilenin tombekisi (tütün) yoktur, sadece su var.' Meğerki Mimarbaşı, caminin akustiğini ölçüyordu. Namaz kıldıracak imamların ve vaaz verecek vaizlerin koca camiin her yanına net biçimde ulaşıp ulaşmadığını kontrol ediyordu. Mimar Sinan, Süleymaniye Camii'nin o şahane akustiğini sağlamak için Anadolu'dan 65 dev turşu küpü getirtmiş, ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirmiş, akustik sorununu ancak böyle çözmüştü (camiin onarımı esnasında fark edilen küpler günümüz mimarlarinı şaşkına çevirmiştir). Formül basit gibi görünür, ancak o tarihte bunu akıl edebilmek için Mimar Sinan olmak gerekiyor."
Sayfa 75 - PanamaKitabı okudu
·
35 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.