Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

214 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
6 günde okudu
Celâl mi, halk mı? Kim "Yaban"?
Yakın zamanda Yaşar Kemal'in bir videosunu izlemiş ve onun okuyuculara "Yaban"ı tavsiye ettiğini görmüştüm. Okurken zevk aldığım bir yazarın tavsiyesinin de muhakkak ciddiye alınması gerekiyordu. Nihayet kitaba kavuşunca başladım geçmişe bir yolculuğa... Yaban, edebiyatımızın köy ve köylüyü konu edinen ilk eserlerinden bir tanesi. Fakat içerik olarak, karakteristik bir köy yaşantısını değil, aydın-halk arasındaki uçurumu konu ediniyor. İletişim Yayınlarından okuduğum kitabın önsözünde Yakup Kadri'nin bir yazısı karşılıyor bizleri. Bu yazıda, "köylü aleyhtarı" bir tavır takındığı şeklinde eleştiriler aldığını belirtiyor yazarımız ve bu eleştirilere de şu satırlar ile karşılık veriyor: "Bunun sebebi, Türk aydını gene, sensin! Bu viran ülke ve bu yoksul insan kitlesi için ne yaptın? Yıllarca onun kanını emdikten ve onu bir posa halinde katı toprak üstüne attıktan sonra, şimdi de gelip ondan tiksinmek hakkını kendinde buluyorsun." Hayatın karanlık tarafları (gerçek tarafları mı demeliydim?) üzerinde duran, toz pembe bir hayal dünyasında yaşamayan Yakup Kadri; “Romanlarım çocukluğumdan beri bende iz bırakan olayların ve insan tiplerinin analizi ve işlenmesinden ibarettir. Roman konusunu hayattan almalıdır." diyor. Eh, doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar, üstüne de eleştirirler! "Yaban"; Yakup Kadri'nin Anadolu'ya yapmış olduğu bir keşif gezisinden vardığı çıkarımlarının ürünüdür. Yazar; bu gezi sayesinde, "aydın" bir birey olarak, ülkenin ücra köşelerinde kalmış; cehalet, yokluk ve benmerkezcilik içinde kıvranan köylüyü daha iyi tanımıştır. Dönemin güçlü fikir akımı "Türkçülük"ten esintiler sunmayı da ihmal etmemiştir. Celâl isimli kahramanımız, muhtemelen yazarın kendi düşüncelerinin vücut bulmuş halidir. Kitabı okurken, bütün azılı devletlerin salyalarını akıtarak saldırdıkları bu toprakların üzerinde yaşayan halkın, nasıl bu kadar milli duygulardan yoksun, bilinçsiz, korkak ve bencil olabileceğini sorguluyorsunuz. Düşmanın (dünyadan habersiz köylü için düşman sayılmazlar!) kendilerine zarar vermeyeceğini, hatta onların Kemal Paşa ve çetesinden daha iyi olacaklarını düşünürler. Kendilerine dokunmayan yılan bin yaşasındı fakat o yılanın kafasını bir ulu Türk ezdi. "İnsan Türk olur da nasıl Kemal Paşa'dan yana olmaz?" diye soruyordu Celâl. Üzerine uzun uzun düşündüm bu cümlenin. Sonunda anladım ki, kendilerinden olmayan birini dahi aralarına almayan, kendilerine doğruyu ve yanlışı göstermeye çalışanı dışlayan, kısacası dünyaya bir at gözlüğünden bakan zihniyetin Kemal Paşa'yı anlaması da mümkün değildir. Eserimiz; aydın-halk uçurumunu sadece savaş üzerinden değil, garip bir aşk hikayesi ile de göstermeye çalışır. Celâl; kültürel olarak kendisinden kat kat düşük seviyede olan ve Celâl'i bir "yaban" olarak gören zihniyetin temsilcisi Emine'ye aşık olacak kadar maceraperest, Emine ise bu aşkı bir gönülsüz evliliğe tercih edecek kadar dar görüşlüdür. Kısacası arada yine uçurumlar vardır. Emine bir başkası ile evlenir fakat Yunan askerleri köyü yağmalayıp yaktıkları sırada Celâl, Emine'yi de alarak köyden kaçmayı dener, başaramaz. Kitap üzerine okuduğum bir makale, "Emine'nin halkı, Celâl'in aydın kesimi temsil ettiği ve sonunda aydın kesimin halkı yine kurtaramadığı" sonucunu çıkarıyordu. İnce detayların güzellikleri diyelim... Bir toplumu kurtarmak, sadece cephelerde silahlar, toplar, mermiler ile savaşmakla olmaz. Ahlaken ve kültürel olarak eğitilmemiş bir toplum ne kadar kalıcı olabilir? Ülkesinde, dünyada, çevresinde yaşanan olaylara ne kadar ilgi duyabilir? Köylünün (veya halkın) cahilliği sadece onun suçu mudur?Türk aydını bu soruların muhatabı olarak bugüne kadar neler yaptı? Kitaptan geriye kalan sorular... Kurtuluş Savaşı döneminde millet olarak yaşadığımız sıkıntıları farklı boyutlarıyla da ele alan bu eşsiz eseri, Zafer günümüz olan 30 Ağustos'ta bitirip, yine aynı gün bir inceleme yazmak istemiştim ama bunu başaramadım. "Geç olsun, güç olmasın" demiş atalarımız, böyle avutalım kendimizi. Kitaplığıma böyle bir eseri katmış olmanın mutluluğu ile bir incelemenin daha sonuna geliyor ve hepinize bol keyifli okumalar diliyorum.
Yaban
YabanYakup Kadri Karaosmanoğlu · İletişim Yayınları · 202144,5bin okunma
·
422 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.