Gönderi

“Adamın biri, uzun süreden beri tanıdığı bir dostuna rastlar; dostu, yaşamda yolunu çizememiş biri izlenim; vermektedir. “Ona biraz para vermem gerekecek, diye düşünür. Ama o akşam, dostunun zenginleştiğini ve o zamana kadar aldığı borçların tümünü ödemeye karar vermiş olduğunu anlar. Sık sık uğradıkları bir bara giderler ve bu dost, oradaki herkese içki ısmarlar. Bu ani zenginliğin kaynağını sorduklarında, onlara, son günlere kadar 'Öteki'ni yaşadığını' söyler. İyi de, kim bu Öteki? diye sorarlar adama. “Öteki, bana olmayı öğrettikleri, ama ben olmayan kişidir,” der. “İnsanların, yaşamları boyunca —yaşlandıklarında açlıktan ölmek istemiyorlarsa- nasıl para kazanmaları gerektiğini düşünmek zorunda olduklarına inanır. Ne kadar çok düşünürlerse, o kadar çok plan yaparlar; yaşayan birer varlık olduklarını da, vadeleri dolmak üzereyken anlarlar ancak. O zaman da artık iş işten geçmiştir. “Peki, sen kimsin?” “Ben, aranızda yüreğinin sesini dinleyen herhangi biri gibiyim. Yaşamın gizi karşısında gözleri kamaşan, mucizelere açık, yapıp ettiklerinden sevinç ve heyecan duyan biriyim. Ne var ki şimdiye kadar Öteki, düş kırıklığına uğrama korkusuyla elimi kolumu bağlıyordu.” “İyi ama, insanlar acı çekmeyi sürdürüyor,” diye karşılık verir oradakilerin hepsi. "Sürüp giden, başarısızlıklardır. Bundan kimse paçasını kurtaramaz. İnsanın, düşlerini gerçekleştirmek adına verdiği savaşımda bazı başarısızlıklara uğraması, ne uğruna savaştığını bilmeden yenilgiye uğramaktan daha iyidir.
·
15 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.