Fernando Pessoa kendini farklı kişiliklere bölerek, benliğinde sustuklarını dile getirir. Hangi cümlesini kaldırırsanız altında ona dair bir yalnızlık biçimiyle karşılaşırsınız. Pessoa'nın kelimelerle ördüğü kendine özel o yalnızlık biçimi, tanyeri ağarırken ortaya çıkan serinlik gibi hafif bir ürperti taşır.
Proust gibi Pessoa da hayatın en dar şeritlerinde yürür; içine düşme pahasına derin boşlukların kıyısında dolanır. Hayatın bir anında, bir zihin çakımında bir şeyler görür ve hayatı boyunca bunun ne olduğunu bulmaya çalışır.
Hemen her eserine derin bir şekilde nüfuz eden Pessoa, edebiyatı kendine sığınılacak bir liman olarak seçmiş ve bu süre boyunca ortaya çıkardığı eserlerle sığındığı limana demir atmıştır.
Daha küçük bir çocukken kendisine çizilen yoldan gitmesi adeta kaderi olan Pessoa, hayatın içinde olmasına rağmen onu dışarıdan net bir şekilde görebilen nadir yazarlandandır.
*Arka kapak yazısıdır. Kitabı tanıtmak amacıyla inceleme niteliğinde paylaşılmıştır.