15 Ağustos 1924 güncesinde, beynini ışık dolu odalara benzetti. Bu odaların kimi zaman korkunç bir karanlığa gömüldüğünü hiç hesaba katmadan, “I like going from one lighted room to another, such is my brain to me: Lighted rooms” (Bir odadan ötekine geçmeyi severim. Beynim benim için öyledir: Aydınlık odalar) diye yazdı.