Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

292 syf.
·
Puan vermedi
Anlamlı Varoluşumuzun Noktası
Anlamlı Varoluşumuzun Noktası               ❆❆❆ Algıları duyum gücümüzle zihnin etkisi altında olduğu bilgi, deneyim, düşünce, ihtiyaç, keyif gibi her türlü etki altından geçme süreci dil, zihin ve beden etkileşimlerinin geniş bir konusudur. Zihin, dil ve beden ilişkisi tanımlama ve yorumlama meselesi soyut kavramlar ve tanımı olmayan işlevler bütünü olduğu için daha tam olarak gelişmemiş bir sahadır. Duyularımızın tam algıladığı nesnel ve somut şeyleri tanımlama ve yorumlama imkanları olanaklı olduğundan, sosyal bilim ilerleme kat etmiştir. Sayısal bilim ise mantık ve sayısal dilinin gelişimi çerçevesinde ilerleme kat etmiş. Bu iki bilimsel grubun ortak buluşması şüphe yoktur ki zihin konusudur. Zihnin kendisi şuan günümüz imkanlarıyla yapı ve işleyişi soyuttur. Soyut yapısının ne zaman işlev gücü fazla bir dil, formül ve deney keşfedilip geliştirilirse zihnin yapı ve işleyişi tanımlama ve yorumlamaya açık hale gelerek faydalı bir işlev haline getirilebilir. Zihin, dil ve beden ilişkisinin tanım ve yorumu birçok bilimsel bilginin konusu olmuş ve bu alanda çok çalışmalar yapıldı. Bilinç ya da zihin; düşünce, algılama, bellekte tutma ve zekanın kolektif görünüşleri gibi daha bir çok etkileşimi olan bir yapı ve akıştır. Bilinç ya da zihin teorik yorum ve kategorilendirilmesi felsefenin ilgi alanı olmuştur. Doktorasını Oxford Üniversitesi’nde tamamlayan, çalışmalarını Kaliforniya ve Berkeley Üniversitesi’nde tamamlayan çağdaş filozof John Rogers Searle; zihin felsefesi, dil felsefesi ve toplum felsefesi alanında Söz Edimleri, Yönelimsellik, Akıllar, Beyinler ve Bilim gibi kitapların yazarıdır. Bütün zihin felsefesine etraflı bir giriş olma hususunda zihinsel fenomenleri tasvir etmek ve zihin tarihi kategorileri yanında geleneksel sorunları çözmeye niyetlenen John Rogers Searle; Materyalizme yöneliş ve karşı argüman, bilinç ve zihin-beden sorunu, yönelimsellik, özgür irade ve benlik gibi konularla “Zihin – Kısa Bir Giriş” kitabıyla on bir bölüm bulunmakta. Bütün zihin felsefesine etraflıca giriş kazanma gayretinde olan bu kitapta zihin felsefesine tarihsel arka planına giriş yaparak zihin felsefesinin temel bazı sorunlarına çözüm getirmekte. Descartes ve Hume dayandıkları düalizm akımının zihin felsefesine getirdiği yorumları ve çıkmazları yazar, kitabın ilk bölümünde ele almakta. Zihin-beden sorununa düalist bakışın getirdiği sorunları ve çıkmazları Searle, sekiz alt başlıkla anlatarak yine aynı başlıklarla ayrı ayrı cevaplar vermekte. Düalizmin yıkılmasıyla iki çeşit akım ortaya çıktı: biri ‘idealizm’ diğeri ise ‘materyalizm’dir. Bu iki akımın alt konuları olan davranışçılık, fizikselcilik, özdeşlik teorisi ve işlevselcilik akımlarına yönelik eleştiriler yapan yazar, zihinsel süreçleri hesaplama konusunda genişçe örnekler vererek ikinci bölümü tamamlar. Dünyanın tamamen kuvvet alanlardaki fiziksel parçacıklardan oluştuğunu söyleyen materyalizm ile bilinç ve yönelimsellik konusunda dünyanın indirgenemez ve elenemez zihinsel yönleri olduğunu söyleyen düalizm’le Searle kitabın üçüncü bölümünde karşı argümanlar sunarak bu iki fikri reddetmektedir. ‘zihin-beden sorunu’ hakkında yazar ‘indirgeme’, ‘nedensellik’ ve ‘özdeşlik’ kavramlarını mevzubahis zorlukların kaynağı olarak görmekte. Zihinsel ile fiziksel arasındaki ayrım, indirgeme kavramı, nedensellik ve olaylar, son olarak özdeşliğin şeffaflığı ile bu dört varsayımı sorgulayarak zihin-beden sorununa açıklık getirecek açıklamaların ön hazırlığını vermekte. Doğalcı bir çözüm sunmaktan kaçınan Searle, ‘zihin-beden sorunu’na ‘biyolojik doğalcılık’ adı verdiği zihinsel durumların biyolojik karakterini öne çıkaran bir çözüm geliştirmektedir. Yazarın bilinç hakkında biyolojik doğalcılığı dört iddia sunmakta: 1. Bilinçli durumlar, öznel ve birinci-kişi gerçek dünyadaki gerçek fenomenlerdir. Bunların bilinci nörobiyolojik temellerine indirgenemez çünkü üçüncü-kişi bir indirgeme bilincin birinci-kişi ontolojisini dışarıda bırakır. 2. Bilinçli durumlara tamamen beyindeki daha düşük düzey nörobiyolojik süreçler neden olur. Bilinçli durumlar bundan dolayı nörobiyolojik süreçlere nedensel olarak indirgenebilirler. 3. Bilinçli durumlar beyinde beyin sisteminin özellikleri olarak gerçekleştirilirler ve dolaysıyla nöronlar ve sinapslardan daha yüksek bir düzeyde var olurlar. Ayrı ayrı nöronlar bilinçli değillerdir, ama beyin sisteminin nöronlardan oluşan parçaları bilinçlidir. 4. Bilinçli durumlar gerçek dünyanın gerçek özellikleri olduğu için nedensel olarak işlev görürler. Örneğin benim bilinçli susuzluk hissim su içmeme neden olur. Bilincin yapısı konusunda niteliksel bir his ile başlar, bu durumun yalnızca insan veya hayvan özne tarafından deneyimledikleri durum yani birinci-kişi ontolojiye sahip olmalarıdır. Searle, bu süreci niteliksel ve öznellik olarak kategorileştirir. Birleşmiş bir bilinç alanı ise birlik olarak, bilincin içkinsel durumu yönelimselliktir. Sonrasında gelen bilinç durumu sırasıyla şöyledir: ruh hâli, merkez ve çevre arasındaki ayrım, haz ve hazsızlık, yerleşiklik, aktif ve pasif bilinç, gestalt yapı son olarak benlik hissidir. Bu özellikleri Searle alt başlıklarla kitabında anlatarak bilincin yapısı anlaşılması noktasında değinmektedir. Bilincin yapısını anlama hususunda kitabın bu bölümü gayretler içinde olmasına rağmen bilincin hayret verici ve gizemli yapısı, beyinde mikro-düzeydeki süreci ve yüksek-düzey sistem özellikleri anlaşılması yetersiz kalmaktadır. Zihinsel dünya özsel olarak düşünme kapasitesine sahip ve düşünmek gönderimde bulunmayı içerirken fiziksel dünya ise gönderimde bulunma kapasitesi yoktur. Zihin felsefesinin konularından ‘Yönelimsellik Sorunu’ vardır. Zihnin hayali uzantısı, ufku ve bunun birçok çeşitliliği Searle; mümkünlüğü, yapısı, içlemsellik ve içsel zihinsel içerik özneleri konuları ‘Yönelimsellik’ başlığında irdelemektedir. Ruhanî, maddesiz hayali şeyler nasıl olur da gerçek dünyada fiziksel etkilere sahip olabilir? İş bu sorunun zihin felsefesindeki yeri ‘Zihinsel Nedensellik’ meselesidir. Zihin-beden sorununda: fiziksel süreçler nasıl olur da zihinsel süreçlere neden olabilir? Sorusuydu. Zihinsel Nedensellik sorununu: Nasıl olur da ağırlıksız ve maddesiz olan zihin, fiziksel dünyayı etkileyebilir? Zihin nedensel olarak işlev görseydi bile, bu durum nedensel üstbelirlenmeye yol açmaz mıydı? Bu iki temel soruna karşılık: ilk olarak zihnin yalnızca beynin fiziksel yapısının bir özelliği olduğu ve ikincisi olarak, nedensel olarak bilinçli çabanın ve bilinçsiz nöron ateşlemelerinin gerçekleştiği bir tasvir düzeyi ve sistemin bilinçli olup bilinçli bir şekilde kolunu kaldırmaya çalıştığı, bütün sistem düzeyindeki tasvir düzeyi. Bu iki karşılığı kabul edilmesi, iki bağımsız dünya yani zihinsel dünya ve fiziksel dünya fikrinden vazgeçirilirse, zihinsel nedensellik ile ilgili özel bir sorun kalmayacağını kitapta, ifade ediyor. Özgür irade sorunu, bilinçdışı ve davranışın açıklanması, algı ve benlik konuları kitabın birer bölümleri olarak zihin felsefesindeki argümanlar ve ileriye yönelik keşfedilecek yönleri yazar kitabında anlatarak zihin hakkında -kısa bir giriş- niyet ve hedefini tamamlamaktadır. Zihin yapısı ve işlevi mucizevi ve anlamlı esası gereği varoluşumuzun birer gerçekleridir. Zihinsel ve fiziksel bilinç düzeyi, birçok katman derecelerini anlamak ve yeni keşiflere yorum geliştirmek cihetiyle ‘zihin felsefesi’ konuya aktiflik kazanmakta. Çağdaş filozof John Rogers Searle; University of California ve Berkeley’de vermiş olduğu derslerin bir bakıma kitaplaştırılmış versiyonu olan “Zihin: Kısa Bir Giriş” adlı bu eser, bir giriş kitabından beklendiği şekilde, “zihnin doğası nedir” sorusuna verilen cevaplar ve geliştirilen argümanlar yanında temel sorunlarla tamamlanmaktadır. Kitabın Künyesi: John R. Searle, Zihin – Kısa Bir Giriş, çev. Deniz Saraç, Albaraka Yayınları, Felsefe Dizisi-5, 1. Baskı Ekim 2021, 291 sayfa. Yunus Özdemir
Zihin
ZihinJohn R. Searle · Albaraka Yayınları · 202114 okunma
··
225 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.