Gönderi

Irvın D. Yalom
Birinci Dünya Savaşı'ndan bir süre sonra Rusya'nın Polonya sınırı yakınlarında ki küçük bir köyden ABD'ye göç etmiş bir ailenin çocuğu olarak 1931'de Washington'da dünyaya geldi. Ailesi ekonomik sıkıntılar içinde ayakta kalmaya çalışırken kitaplara yöneldi. Yoksul bir mahallede büyüdü, tüm avuntusu kitaplar, özellikle de kendisine gerçeklikten daha mutluluk verici bir dünya sunan kurmaca yapıtlardı. Roman yazmanın bir insanın yapabileceği en iyi şey olduğu düşüncesi küçük yaşta aklına yerleşti ve bu düşünceden bir daha hiç vazgeçmedi. O günlerin getto yaşamında gençler için meslek seçenekleri pek fazla değildi. Yalom'un yaşıtları ya Tıp Fakültesi'ne gidiyor ya da babalarının yanında iş hayatına atılıyorlardı. Tıp Fakültesi'ne gitmenin kendisini Tolstoy'a ve Dostoyevski'ye daha çok yaklaştıracağını hissetti. Bu yüzden meslek olarak doktorluğu, uzmanlık dalı olarak da psikiyatriyi seçti. Psikiyatr olarak bütün hastalarına, hikayeleri ortaya çıktıkça bir şaşkınlık duygusuyla yaklaştı. Her hastanın benzersiz bir hikayesi olduğuna, bu yüzden hepsi için farklı bir terapi uygulamak gerektiğine inandı. Bu tutumu, yıllar geçtikçe onu bugün ekonomik güçler tarafından farklı yönlere çekilen profesyonel psikiyatriden, semptomlara dayalı tanı ve herkes için tek tip, kısa süreli tedaviden uzaklaştırdı.
·
63 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.