Gönderi

"Bütün amaçsız gezilerinizdeki deneyiminizden biliyorsunuz ki iyi yaşamı hiçbir yerde –ne mantıkta, ne zenginlikte, ne şöhrette, ne de sefahatte− bulamadınız. O zaman nerede bulacaksınız? İnsan doğasının gerektirdiği şeyi yaparak... Dürtülerinizi ve eylemlerinizi yönetecek ilkeler edinerek bulacaksınız." Peki bu ilkeler ne olmalıydı? Marcus Aurelius “herhangi bir yeteneksizlik ya da kabiliyetsizlik mazeretine mahal vermeden” herkes tarafından uygulanabilecek şekilde belirlenmiş bazı ilkeleri şöyle sıralar: dürüstlük, şeref, sıkı çalışma, özveri, kanaatkârlık, tutumluluk, şefkat, bağımsızlık, sadelik, sağgörü, yüce gönüllülük. “Unutma ki seni yönlendiren zihnin kendi kendine yetebildiğinde yenilmez olur... Tutkulardan kurtulmuş bir zihin kale gibidir: İnsanların sığınabileceği daha güçlü bir yer yoktur.”Çağımızın dilini kullanacak olursak, Marcus Aurelius’un, mutluluk arayışında olanların nihai sığınağı olarak kişiliği ve vicdanı saptadığını söyleyebiliriz: Başka bir yerde ardında varis ya da vasiyet bırakmadan yitip gitmeye mahkûm olan mutluluk düşlerinin hüsrana uğramayacağı tek yer.
··
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.