Tarihi Romantik + Ajanlık
Kitap yıllar önce ayrılmış bir çiftin yıllar sonra yollarının tekrar kesişmesiyle başlıyor.
Çok fazla detaya girmeyeceğim. Zaten 
Sylvia Day ‘in kitaplarını okuyanlar az buçuk aşinadır kalemine ve ne türde yazdığına.
Ana kadın karakter burnunun dikine giden, yaptıklarının sorumluluğunu almayan ve asla özür dilemeyen biri. Ana erkek ise inatçı ve istediğini elde edene kadar her türlü seçeneği deneyen hırslı biri. İki tarafın da bu özellikleri maksimum düzeyde.
Kitap boyunca ana kadının kaçışını okumak bir süre sonra sıktı. Son 30-40 sayfada adamın kendisini sevdiğine inandı ve zaten tüm bilinmezlikler o sayfalarda yaşandı. Kitabın son kısmında tüm tuşlara basıp bölüm geçilmiş gibi bir hava vardı. Sanki yazar, ‘hadi bitsinde kurtulayım.’ demiş gibiydi.
Elizabeth geçmişte adamı yanlış anlayıp ilk bulduğu başka adamla evlenip ortalıktan kaybolan kendisi değilmiş gibi sürekli Marcus’un çabalamasını ve aşkını kanıtlamasını istedi. Yani iki karakterde problemli ama ana kadın bir tutam daha anormaldi. Sürekli kaçan kovalanır mantığıyla adamın peşinden koşmasını beklemesi okudukça yordu.
Ajanlık katarak kitabı heyecanlı kılmaya çalışmış yazar ama ne yazık ki olmamış. Kitap daha da karışmış geldi bana. Yani yıllar önce ayrılmış ve sonrasında tekrar başlamaya çalışan bir çifti okurken aralara ajanlık serpiştirilmiş gibiydi ve ne gerek vardı. Başından belliydi sonunda olacaklar. Kafa dağıtmak için okuduğumdan umursamadım bu durumu.
Birer puan ana karakterlerin hareketlerinden kırdım. Birer puan da olayların gereksiz uzatılması+ aksiyon malzemesinin yetersizliğinden. Daha da kırardım da çok ciddiye alarak okumadığımdan gözardı ettiğim yerler oldu.
Tarihi romantik + ajanlık konulu seviyorsanız okuyabilirsiniz. Ama daha güzelleri olduğunu unutmamak gerek.
Sevgiler
·
89 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.