Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

122 syf.
·
Puan vermedi
·
10 günde okudu
Kendinize Dair 120 Sayfalık Bir Hatırlatma
Kitabı okuyunca aslında anlatılanların bildiğiniz şeyler olduğunu ama bunları birinin hatırlatmasına -kitapta etkili bir şekilde hatırlatılmış- ihtiyacınız olduğunu anlayacaksınız. Kitapta bahsedilen bilgeliğin kökeni ilgimi çekti. Yazar kitapta bir dinin gerekliliğinin elzem olmadığını vurgulasa da Toltek Bilgeliği panteist bir inanışa dayanıyor. Sayfa 20’de: “Ve şunu keşfetti. Var olan her şey, Tanrı dediğimiz tek Olan canlının, değişik ifadeleridir. Her şey tanrıdır. İnsanın algılaması, ışığın ışığı algılamasından başka bir şey değildir.” Kitabın başındaki epigrafın manasını çok sonradan anladım. “Gözler kapalı yaşamak kolaydır. Görebildiğiniz tek şey yanlış yorumlardır.” Çünkü bizler insanlar tarafından inşa edilmiş gerçekliğin yani kör edici gerçekliğin dışına çıkamıyoruz. Bu nedenle körüz ya da yazarın deyimiyle 24 saat rüya görüyoruz. Çocukluktan bu yana hepimizin duvarları var, esnek değiliz. Bizleri sınırlayan bu duvarlar dışarıyı görmemizi engelliyor korku ve dolayısıyla acı, mutsuzluk yaratıyor. O yüzden insanın ehlileştirilmesi bölümü çok manidar. İnsanın en vahşi olduğu dönem bebekliğidir. Burada vahşi kelimesini tabiata ve tabiatına en uygun manasında kullanıyorum. Çocukluktan itibaren ise duvarlarımızı örüyoruz ve ehlileştiriliyoruz hatta çocuklardan bilirsiniz. Çocuklar duydukları şeyleri basit ve hayalperest bir şekilde algılar daha sonra bunu inanç haline getirir. Hele hele bu inançlarını destekleyecek bir cümle söylenmeye görsün. Yazar bununla ilgili sesine çirkin denilen kız çocuğu örneğini vermişti. Varsayalım ki kızın annesinin söylemi okulda kızın bir arkadaşı tarafından destekleniyor. Bu kızın yaşadığı yıkımı iyice arttırırdı. İnsana en çok zarar veren kendisidir. Sayfa 35’te bunu detaylı bir şekilde açıklıyor. Bir insanın başka birinden veya kendinden gelen psikolojik zararı engellemesi için inanılmaz düzeyde umursamaz olması gerekiyor sanırdım. Ama kitapta bunun tam zıddından bahsediliyor ve inanılmaz düzeyde gelişmiş bir farkındalığın bizi çok daha güçlü kıldığı anlatılıyor. Bunu yapmak çok zor. Tamam, insanların bize olan davranışlarının onların bireysel rüyasından kaynaklandığını söyleyebiliriz lakin bu farkındalıkla kimi durumlarda üzülmemek çok zor. En azından benim için. Toplumsal rüyaların getirdiği sıkıntılar, bireysel cehennemimizden kurtulmak için bireysel cennet rüyasını kurmayı tavsiye ediyor ve öncül koşul olarak 4 anlaşma sunuyor: 1. Sözlerinde günahsız ol. Sayfa 42’de verilen Hitler örneği sözün gücünü özetler nitelikte. Aynı zamanda şunu da söylemek gerekir sözler başkalarına etki ettiği gibi bize de etkiyor. Kullandığımız sözcükler bizi oluşturur. Zira yazarın dediği gibi dedikodu yapıyorsak ve konuşma ahlakımız hep bu minvalde ise kendimizle baş başa iken de böyle konuşuruz. Başta kendimize sonra da çevremize zarar veririz. 2. Kişisel algılama. Sayfa 59’da: “ Hayır, hiçbir şeyi kişisel algılamıyorum. Sizin bakış açınız sizin dünyanızı yansıtır. Siz kendinizle uğraşırsınız, benimle değil. İnanç sistemimiz doğrultusunda oluşturduğunuz fikirleriniz daima kendinizle ilgilidir, benimle değil.” Bu bir yerde doğru verilen kız çocuğu-anne örneğinde olduğu gibi insanlar kendi sorunlarından hareketle haksız davranışlarda bulunabilirler lakin bu hep ihtimal dahilinde olan bir şeydir. İkinci anlaşmaya fanatik bir şekilde kapılırsak eleştiriye kapalı insanlar olabiliriz. Burada insanların söylediklerini dinlerken şüpheyle yaklaşın diye eklenebilirdi. Nitekim Toltek Bilgeliğinin zararlı fanatik bir yaklaşıma sahip olduğunu düşünmüyorum. Sayfa 62’de: Zihnin çelişkilerinin üstesinden gelmenin tek yolu, tüm anlaşmalarımızın dökümünü yapmaktan geçer. Böylelikle, çelişkinin nedenlerinin farkında olabilir ve mitote kaosunu düzene sokabiliriz. Bu beğendiğim bir alıntı. Kaos’ un içinde olmanın onu anlaşılmaz ve çözümsüz kıldığını açıklıyor ve kurtuluş yolu için dışarıdan bakabilmeyi öneriyor. Sayfa 63’te: İnsanlar kendilerinin mükemmel olmadığının sizin tarafınızdan keşfedilmesinden korkuyor. Bu da müthiş bir tespit. 3. Varsayımda bulunma. Burayı hüsn-ü zân et diyerek geçiyorum… 4. Daima yapabildiğinin en iyisini yap. Verimlilik hayatın kaçınılmazıdır. Doğrusu Allah iyilik eden ve işini güzel yapanları sever. (Bakara, 195.) Yazar hayatındaki her şeyi ritüele geçirdiğini söylüyor. Çünkü başarının aksiyon ve tekrar ile geldiğini söylüyor. Bu konuda da haklı. Başlamak başarmanın yarısıdır gibi bir söz vardı bununla benzeşiyor.
Dört Anlaşma
Dört AnlaşmaDon Miguel Ruiz · Ötesi Yayıncılık · 202311,1bin okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.