Hegel'e göre, devletin alanı, toplumsal etik zemininde erişilebilir en yüksek evrensellik biçimidir: Bürokrasi, evrensel sınıfken, sivil toplum, - ihtiyaçlar sistemi - salt tikelliğin alanıdır. Marx'a göre ise durum tersinedir: Devlet, egemen sınıfın aracıdır ve ''evrensel sınıf' ancak kendiyle uzlaşmış bir sivil toplum içinde ortaya çıkabilir - devlet içindeki sınıf (siyasal iktidar) zorunlu olarak kaybolacaktır. Her iki durumda da, tikellik ve evrensellik birbirlerini dışlarlar. Ancak Gramsci ile birlikte her iki kertenin eklemlenmesi düşünülebilir hale gelir: Ona göre, hegemonik olarak bir populus oluşturma iddiasındaki bir tikellik -plebler - mevcutken, populus (soyut evrensellik) ancak bir plebler'in içinde cisimleşmiş olarak var olabilir. Bu noktaya ulaştığımızda popülizmin 'halk'ına yakın oluruz.