Yine bir köyde, böyle uzun ve yorucu bir çalışma sonrasın da, yoksul bir evde yemeğe oturmuşlardı. Arkadaşları ve İbo uzun zamandır kuru şeyler yemekteydiler. Şimdi sofraya sıcak ve sulu yiyecekler gelmiş, iştahları daha da açılmıştı. Yemeğe başlayacakları bir sıra İbo arkadaşlarına eğilerek onları uyarmış ve “bu yoksul evlerde genellikle ne yapılmışsa hepsi sofra ya gelir; sakın yiyip bitirmeyin; çünkü artanını kendileri yiyecekler; biz hepsini bitirirsek, bir de fazladan olarak, bizi doyuramadıklarını düşünüp üzülürler...” demişti. Arkadaşları da önlerindeki yemeğin bir kısmını bırakmışlardı.
Tıpkı bu sofrada görüldüğü gibi, İbo’nun bütün davranışları, halkın duygu ve düşünceleriyle uyum içindeydi. Bu bütünlük aynı zamanda arkadaşlarına karşı, günlük yaşantının her biriminde eğitim niteliği de taşıyordu.