Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Erik
"Bugün kendimi oldukça dinç hissediyorum, dün yağan yağmurunda etkisi var tabii. Köklerim kurumuştu resmen, yaz yağmuru tabii kısa sürdü ama iyi geldi. Kış olsa insanlar koşa koşa kucağıma gelirdi ama bu yağmur onların da hoşuna gitti. İri iri damlalar pıt pıt diye saçlarıma düşünce fark ettim ne kadar susadığımı. Bol bol ciğerlerime kadar çektim temiz havayı. Geçen hafta yeni bir kuş ailesi taşındı üst katıma. Yuvalarını yapmaları çok kısa sürdü. İki kişi oldukları için şimdilik idareten tek odalı yaptılar. Ama koydukları dallar biraz batıyor, üstelik oldukça kaşındırıyor ama yeni komşularım için değer. Sabahları şarkı söylüyorlar bana, ben de eşlik ediyorum bazen. Aramızda kalsın bundan önceki komşumu hiç sevmezdim, sabahları kesinlikle uyutmazdı. O gitti gideli gençleştim resmen. Ama bu komşularımı sevdim, arkadaş oluyorlar bana. Hıh! Gene uzaktan gözüktü bizim Efecan. Koşarak geldiğine göre yine kurstan kaçmış. Annesi görmesin yoksa kıyameti kopartıyor. Geçen sene de karşıdaki camiiden başında takkesi elinde elifbası koşarak gelir, üzerime çıkardı. O zaman küçüktü, kuş gibiydi ama bu sene büyümüş, kilo almış, taşıyamıyorum artık. Gene de çıktı. Başımın üzerinde yerin var dediysek bu kadar da değil. Kuşları korkutmasa bari. Ama iyi çocuktur Efecan, paylaşımcıdır. Cebinden poşetini çıkartıp eriklerimi toplamaya başladı. Her iki erikten birini yerse poşet nasıl dolacak? Akşam bir de arkadaşlarıyla oturur yer, sonra da size erik topladım der. Hayır yani erikleri ben yiyecek değilim ama karnı ağrır sonra, çekirdeklerini de hep kafama atar, annesi de o kadar tembihliyor halbuki. Hıh doldurdu poşetini gidiyor, iyi bari annesine yakalanmadı. Bir kızla bir oğlan geliyor karşıdan, kol kola girmişler, kız bu sıcakta saçlarını salık bırakmış, ben bile terliyorum bu yapraklarla o terlemiyor mu? Altına şort giydiğine göre terliyor galiba. E saçlarını da topla o zaman, ne anladım ben bu işten. Oğlan da simsiyah giyinmiş, siyah sıcağı çeker be dostum! Bu gençlerde hiç akıl yok. Önümde durdular, konuştuklarını duyabiliyorum ama anlayamıyorum. Herhalde meyvelerimden toplayacaklar. Oğlan cebinden bir şey çıkarıyor. Hı! Çakı mı o! Ne yapacak onunla!? Dallarımı mı kesecek? Ah! Gövdeme saplıyor! Üzerime bir şeyler yazıyor! Ama çok canım yanıyor! Kaçsam nereye kaçacağım hareket edemiyorum! Hayır yani ne yazabilir ki üzerime, daha kağıt olmadım ki ben! Neyse ki akşama doğru geçti acılar. Biraz uyuyup dinlendikten sonra hiçbir şeycik kalmıyor. Oooo! Geliyor bizim Remzi abi. Gene giymiş ceketi, almış eline tesbihi, sallana sallana yürüyor. Buraya gelmese bari, mahallenin kabadayısıdır, kimse sevmez onu, çok çoğun korkarlar ondan ama belli etmezler. Hele bir grup vardır ki kendilerini ona yarandırmak için yapmadıklarını bırakmazlar. Çay ısmarlarlar, tavla atarlar, maça götürürler... Onun da hoşuna gider ama belli etmez. Gene dikti gözlerin üzerime. Ne zaman önümden geçse köklerime tükürür, niye tükürüyor ki? Ne yaptım ben ona, boş gezenin boş kalfası, hiçbir işe yaramıyor zaten bari etrafına zarar vermesin. Her yerim tükürükle, sigara izmaritleriyle dolu. Bana da yazık. Karanlık iyice bastırdı, herkes evine çekildi. Kuşlarım uyudu bile, ben de dinlensem iyi olacak ama uyumak istemiyorum. Dolunay var bu gece belki yıldız da kayar." Serin hava Erik'i iyice mayıştırmış, gözleri dirense bile onlara engel olamamıştı, yavaş yavaş uykuya teslim olmuştu. Yıldızlar birer birer kaybolmuş, güneş kendini göstermeye başlamıştı. Serin hava henüz ılımamış, kuşlar uyanmamıştı. Karşıdan küçük bir kamyonet takır takır sesler çıkara çıkara geliyordu. Erik'in önünde durdu ve içinden dört tane adam çıktı. -" Bu ağaç mı abi?" dedi uzun olan. -" Evet ne zamandır aklımdaydı zaten, hazır ortalıkta çoluk çocuk da yokken." dedi şişman olan. -" Tamam abi hallederiz." dedi öteki. Bir tanesi arabaya doğru gitmişti. Bagajdan kocaman bir motorlu testere çıkarmış, Erik'e doğru geliyordu. Çalıştırıp yavaş yavaş ona doğru doğrultmaya başladı. Erik bu gürültüden uyanmış, şaşkınlıkla neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Sabahın köründe bu kadar gürültü yapılmaz be kardeşim! Eriklerimi düşürecekler bu ne tantana. Hıh! Arabaya doğru gidiyor şişko olan. Geç bile kaldın kardeşim. Arabadan kocaman bir şey çıkartıyor, kocaman demir bir sapı var, ucunda da tırtıkları var, arkasından uzun bir ip çıkıyor, Allahalla bu ne değişik bir alet. Bu sefer de homurdanmaya başladı. Yüksek yüksek sesler çıkartıyor. Bana doğru yürümeye başladı, üzerime üzerime geliyor. Uzak dur benden! Çek o şeyi üzerimden! Dokunma yapraklarıma! Deydiği yerdeki dallarımı kırıyor, eriklerimi döküyor. O şey gövdeme doğru ilerledikçe acı bütün hücrelerime yayılıyor sanki. Allah'ım bu ne büyük bir acı! " Duyduğu son şey kuşların ötüşüydü...
Gülbâde
Gülbâde
·
47 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.