Sırbende Bundan seneler seneler önce Ruslar tarafından Osmanlı topraklarına sürgün edilen Çerkes Feride, yurt belleyeceği bu topraklara hem öksüz hem de yetim, ailesinden tek sağ kalan Zişan Teyzesiyle kök salmaya çalışacaktı. Anne sevgisinde mahrum on yedisine gelen Feride, kendisinden bir hayli yaşlı (dedesi yaşında) Şeyh Nafiz Efendi ile izdivacı uygun bulunacaktı.
Artık başka bir şehirde onu bambaşka bir hayat bekliyordu. İstanbul’dan, Bursa’ya uzanan bu yolculukta hayatının dönüm noktası olacak Eşref’ten bir haberdi. Eşref ise, Feride’yi getiren yaylıdan onun döktüğü gözyaşlarını kalbine akıtmıştı çoktan.
Şeyh efendinin de yaşından dolayı kendine yakıştıramadığı bu evliliği onaylamasa da, böyle uygun görülmüştü. Konağın içinde birbirine olan saygılarını kaybetmeden yaşayıp giderlerken, Şeyh o yaşında bir de kız evlat ile müjdeleneceğini nereden bilecekti? Sırbende, artık en güveneceği, en sevdiği canından bir parça olan biricik kızı Leman’a emanetti. Onun şifalı eli, yeni bir ocakta devam edecekti.
Dileğiniz bir hayat sınavınız olursa ne olur?
Feride, bir dilek diledi. Ve ateşlere attı kendini. Tenlerin değil, kalplerin yanıp tutuşmasıydı.
Peki Ya Eşref? Yedi renkli çiçeğini bulabilecek mi? Ya kendini bulma yolculuğunda nerelere varacak?
Sevgili Özlem Hanımın @ozlembinel kalemiyle tanışmam #boyundevrilsinmurtaza ile olmuştu. Okumadıysanız mutlaka tavsiyemdir. Neler dedim arkandan bir Murtaza (hatta Murtaza gibilerin ardından) bir bilsen. Ya da bilme.
İkinci okuduğum kitabı #sırbende ise tasavvufi öğelerle öyle güzel anlatmış ki, elinizden bırakamayacaksınız. İddia ediyorum. Net.
Hele ki bir isim var ki, satırlarda adını duyunca dahi gözleriniz dolacak. Kim mi bu? Tabii ki Albay Mustafa Kemal
Ben okumak için biraz geç kalmış olabilirim, aman diyim siz geç kalmayın.