Demek diz üstü düşmüş Mehemmed
Kirvesi Durdu'nun yanı başına
Kanlar akar yarasından
Al al olmuş çevresinden
Köpük köpük gözlerini doldurur
Bir başına Mehemmed yedi düşman öldürür
Mavzerinin namlusu hâlâ sıcak
Tutulmaz
Ölümün derdi büyük yiğenim
Çare bulunmaz
Aynı akşam doğurmuş karısı döne
Mavi gözlü bir çocuk sarışın
Bir avuç toprak sarmışlar altına
Ve Kemal koymuşlar adını
Silkinip kalkmış ayağa
Gel haberi öteden verelim
Çıkmış dağlara kendiliğinden
Cebbar oğlu Mehemmed
Fransız'a silah çekmiş
Hür yaşamak uğruna
Irz uğruna namus uğruna
Ana için baba ve kardeş için
Şu mübarek topraklar
Şu mübarek vatan için
Derken efendim
Bir gün kaman'dan öte
Uğrun uğrun haber ulaşmış
Urfa'nın Antep'in köylerine
Gözü kanlı Maraş beylerine
Cebbar oğlu Mehemmed
Burcu burcu çam kokan bir yaz akşamı
Omuz vermiş bir ağaç gölgesine
Usul usul türkü söylüyor
Hasret kuşun kanadında
Deli kuşlar uçun gayrı
Yazımız böyle yazılmış
Bu diyardan göçün gayrı
Kirveleri durdu ve Süleyman
On sekiz adım gerisinde
Şahin gibi tünemişler kayaların üstüne
Avuçları sıcak bakışları ok gibi
Deliyor her dokunduğu yeri
Biri doğuya bakıyor diğeri batıya
İptida durdu görüyor geleni
Yel midir toz mudur anlamıyor
Lakin bıyıkları terlemeden
Çeteci olan garip Ökkeş
Çok geçmeden getiriyor haberi
Tabur tabur üstümüze varıyor
Düşman yola çıktı Savranlı'dan
Hemen mevzie sokuldu Mehemmed
Yanı başında durdu ve gerisinde Süleyman
Çeteler yer tutup pusu kurdular
Kanlı geçit boyuna
Düşman yanaşırken kaman köyüne
Bekletmeden yaylım ateş açıldı
Mermi kurşun yağmur gibi saçıldı
İlk seferinde on beş kişi vurdular
Ve bir hayli düşman kırdılar
Yamaçlarda koptu kızılca kıyamet
Cesaretlerine söz yoktu ama
Neyleyip nitsinler düşman daha çoktu
Düştü birer birer bütün yiğitler
Gürültüler boğazda sustu nihayet