Zamanımızın, çocuklarından şikâyet eden ana ve babaları, evlâdının ruh yapısını imar edip îman, ihlâs ve ahlâk sahibi olmalarına çalışmadıkları müddetçe, dert ve şikâyetleri son bulmayacaktır. Bunu anlamak için mütefekkir olmak şart değildir. Evinin yolunu bilecek kadar aklı olan, hakikati anlayabilir.
İman ve İslâm esasına göre terbiye edilmeyen ve başı boş bırakılan çocukların; çilesi yok, mes'uliyet duygusu yok ve ulvî mefkûreye hizmeti yoktur. İhmal edilen bu yavruların zararları sadece ana babalarına dokunmuyor, millet ve memlekete de felâket getiriyor.
Eğer bir çocuk serseri, âsî, saygısız ise; câni, katil ve hırsız ise; dinsiz, imansız ve vatansız ise, bu kötülüklerin baş suçlusu, onu bu hale getiren ana ve babasıdır. İkinci derecede cemiyet, üçüncü derecede çocuğun kendisidir.
Sadece evlâdından dert yanmak ve fakat üzerine düşen vazifeyi yapmamak, uyuzu kaşımakla tedavi etmeğe kalkışmak gibi faydasız ve neticesizdir.
Dünyanın en güzide sosyoloji, tâlim ve terbiye profesörleri bir araya gelseler, gençliği saran buhranı kaldırmak için uğraşsalar ve çalışsalar buna bir çare bulamazlar. Zira dişi ağrıyanın parmağına merhem koymak, nasıl onun acıları- nı dindirmezse, nasıl gözü hasta olana sadece vitamin ver- mekle müsbet bir netice elde edilemezse, çocuklarımızın ruh- larındaki boşluğu doldurmadıkça sadece karnını doyurmakla hiçbir kötülüğün önü alınamaz.
Evlât terbiyesi bir memleketin istikbalini hazırlar. Bu vazifeyi ihmal ise bir milleti çökertir. Ancak çocuklarını terbiye edebilen milletler, istikbalinden emin olabilirler. Cemiyetin temeli âile, âilenin pâyidar olabilmesi de onun ahlâklı ve dindar yetiştirilmesine bağlıdır.
Gazete sütunlarını dolduran cinayetler, ahlâkî çöküntümüzün derecesini ortaya koymakta; umumî helâ duvarlarındaki müstehcen yazı ve çizgiler bunun şâhitliğini yapmaktadır. Akif Bey'in dediği gibi:
Nemiz vardır fezâilden, nemiz eksik rezâilden. Hastalık meydanda, teşhis de konmuştur. Mânevî hastalıkların tedavisi için Kur'ân eczahanesinden alınacak mânevî ilâç ve hayat iksirlerini kullanmak suretiyle, illetler sıhhate, zilletler izzete, sefaletler saâdete ve buhranlar şükrana inkılâb eder.
·
23 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.