Gönderi

Ansızın buradan bambaşka bir yere, onun hayatına, onun gizli tüneline girmiştik sanki ve ben yalnızca dinliyordum. "Hayvanlar mı?" dedim. "Evet," dedi, "çünkü hayvanlar bizim gibi acımasız sözdizimini bilmez. Birinin renkli, birinin çirkin, birinin şişman olduğunu bilmez. Belki zayıf olan orada zaten yaşayamadığı için..." Gözlerinin dolduğunu hissettim. Elini yüzünde gezdirdi, bana bakmadan anlatmaya devam etti: "Köpeğimiz vardı küçükken. Mehmet en çok onunla anlaşırdı. Sanki o köpek, Panço, onun her halini bizden iyi anlardı. Üzgünse yanına gider, kucağına kafasını koyar, kendisini sevdirir, neşeliyse onunla koşar zıplar, gülüyor ve deli deli hareketler yapıyorsa o da havlayıp bağırarak ona eşlik ederdi
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.