Jack LondonMerhaba, bu kitabı bana çok sevdiğim ve çok tatlı, samimi bulduğum bir arkadaşım hediye etmişti. Okumaya şimdi fırsat buldum. Burdan ona tekrar teşekkür etmiş bulunayım ve vakit kaybetmeden incelememe geçeyim.
Kitabın kısaca konusundan bahsedeyim. Nass adında bir delikanlı var. Akatan Adasında yaşıyor. Kitapta da çokça duyacağınız gibi reis oğlu reis bu Nass. Senelerdir devam etmekte olan bir kan davası var bu delikanlının başında. İki taraftan da son bir kişi kalmış. Bizim Nass ve karşı aileden Unga kızımız. Nass küçüklükten beri bu kan davasının dolduruşuyla büyür ta ki Unga'ya aşık olacağı güne kadar. Hikayemiz de bundan sonra devam eder Nass' ın maceralariyla. Bence konuyu fazla bile anlattım. Ben şahsen bir kitabı okumadan önce inceleme vb şeyler okumam. Kitabin büyüsünü kaçırdığına inanıyorum nedense. Hicbir şey bilmeden şok üstüne şok yaşayarak okumak çok daha keyifli geliyor nedense. Bu filmler, diziler için de geçerli. Her neyse şimdi gelelim ben bu kitabı beğendim mi kısmına.
Açıkçası kitaba ayıldım bayıldım desem yalan olur. İlk 10/15 sayfasında ne okuduğumu bile anlamadım. Sonra yavaşça konuya giriş yapıldı , olaylar anlatıldı hemencecik oldu bitti her şey. Zaten 44 sayfalık bir kitap olduğu için normal bir durum. Lâkin kısa olmasının haricinde olaylar basit kaldı gibi geldi gözüme. Franz Kafka' dan Dönüşüm de oldukça kısa bir kitaptı ama okuyanlar bilir çok etkileyici bir anlatıma, psikolojik tasvirlere ve harika bir kurguya sahipti. Bu kitapta anlatım da basit olay da. Bu yüzden aman aman beklentilerle kitabı okursaniz hüsrana uğrarsınız. Yeni kitap okumaya başlayan insanlar için veya ara verenler için öneririm tabi ki çünkü bir çırpıda bitiveriyor. Sade bir anlatıma sahip.
İncelemem bu kadarr:)
Keyifli okumalar dilerim herkese :)