Me'mûn'un Yunan felsefe ve bilimini elde etmeye yönelmesiyle ilgili olarak efsanevi rivayetlere yer verilmektedir. Bu rivayetlere göre göre rüyasında Aristoteles'i gören Halife, ona iyinin/güzelin ne olduğunu sorar. Aristoteles de sırasıyla aklın, şeriatın ve halkın güzel gördüğü şeyin iyi olduğunu belirtir. Sonra da "Altın hakkında sana öğüt veren kişi, altın değerinde olmalı" der ve tevhide sarılmasını tavsiye eder. Me'mûn'un gördüğü bu rüya, antik çağa ait kitaplara ilgi duymasının başlıca sebebi olarak gösterilir. Yukarıdaki rivayete yer veren İbnü'l-Kiftî, daha sonra şöyle devam eder: Bu rüya üzerine Me'mûn, Aristoteles'in eserlerini elde etmeye karar verir, ancak İslâm ülkesinde ona ait herhangi bir şey bulamaz. Bizans imparatoruna mektup yazarak Aristoteles'e ait eserlerin gönderilmesini ister. Halifenin mektubuna binaen gerekli soruşturmalar yaptırdığı halde olumlu bir sonuç elde edilemediğini gören İmparator, kendi selefleri olan Yunanlılara ait eserleri bulamadığı için toplumunu Müslümanlar nazarında küçük düşüreceğini düşünerek oldukça üzülür. İstanbul yakınlarındaki bir manastırda uzlet hayatı yaşamakta olan bir rahip İmparator'a gelerek, eski felsefe eserlerinin İmparator Konstantinos döneminde halktan toplanarak, putperestlik döneminden kalma bir tapınakta depolandığını ve halen orada bulunduğunu belirtir. İmparator bu eserlerin Müslümanlara gönderilip gönderilmemesi hususunda çevresiyle istişare eder. Çevresindekiler gönderilmesi yolunda görüş belirttikleri gibi, rahip de eserlerin gönderilmesinde tereddüde gerek olmadığını, çünkü felsefi eserlerin bir ülkeye girmesi halinde o ülkeyi temelinden sarsacağını ifade eder. İmparatorun emriyle depodan beş yük kitap çıkartılır ve Halife'ye gönderilir. Bizans başkentinden gönderilen kitaplar, Bağdat'a getirildiğinde Me'mûn, tercümanlar görevlendirerek Grekçe'den Arapça'ya çevirilmesini sağlar. Daha sonra da bu tercümelerden yararlanılır.
Sayfa 190 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
·
134 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.