Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

196 syf.
5/10 puan verdi
·
Beğendi
·
10 günde okudu
Bilimkurgu Kulübünün üçüncü bilimkurgu öykü seçkisi yayımlanır yayımlanmaz Tevfik Uyar'ı okumak için öykü seçkisi temin ettim. Yedi yıl aradan sonra Türk Bilimkurgu Edebiyatı'nın Taçsız Kralları olan Tevfik Uyar ve Murat Kaya Beşiroğlu arasındaki rekabeti merak ettim. Bir de korku gerilim öykü seçkilerinden tanıdığım isimler (Özlem Ertan, Funda Özlem Şeran ve Seran Demiral), bilimkurgu türündeki becerilerini ve flaş isimlerin de (Emre Bozkuş ve Ruhşen Doğan Nar) performanslarını. Gelin yorumlarda bakalım beklentiler karşılandı mı? Gizemli Bilimkurgu Yazarından Şok İddialar (Funda Özlem ŞERAN); Korku gerilim öykü seçkilerinden tanıdığım yüzle ilk defa bir konuda hem fikir olduk. Belki de gelen eleştirileri dikkate alarak böyle bir öykü yazdığı için onu gönülden takdir ediyorum. Uzaylılar, yaşadıkları imtihan gereği kendi kültürleri hakkında detay vermeyebilir. Onun yerine temas içinde bulunduğu kültür çerçevesinde ve onların dünyaya bakış açılarından kendilerini anlatabilirler. İlle de abuk sabuk uzaylı medeniyet adları üretmek hatta Latince uzay dili olarak lans edilmesi yanlıştır. Röportajdaki uzaylı bilimkurgu kaleminin anlattıklarıyla hemfikirim. Uzaylılar, Türkler'e kendi adları yerine Türkçe'nin "Gök" sözünden türetilen adlar kullanarak nerden geldikleri ima edebilirler. Kullarının Ahmaklığı (Müfit ÖZDEŞ); Genelde öykülerinde mevcut durum yanlısı tavır sergilese de uzaylı konusunda özentilik gütmeden Türkler'e özgü adlandırma ve betimlemeler dizen kalemden %100 yerli bilimkurgu öyküsünde kulların ahmaklığı değil olaylar ve olgular karşısında aklı selim davranmak yerine mankafalığını konuşturması su götürmez bir gerçektir. Uzaylı konusunda Taner Güler gibi düşünsem de akıcılık, heyecan ve sürükleyicilik hüküm sürdüğü öyküde uzaylının ileri uygarlığa sahip olması ve türünün insanüstü özelliklerinden dolayı Her Dünya dili konuşabilme yetisine sahip olduğu mantığında kalem ile hem fikirim. Kalem isteseydi Latince konuştururdu uzaylıyı. Ne de olsa Latince, üstün dil olup uzaylıların dili ya (!) Hediye (İsmail YAMANOL); Müjdeler olsun. Arz Cephesi'ndeki en yüksek dağında iki kurt öldü. Birincisi bıkmadan usanmadan sonuna kadar akıcı, heyecan ve merak uyandırıcı bir kısa öykü okuduk kalemden. İkincisi de % 100 yerli bilimkurgu ruhuna sahip olup insanoğlunun doymaz iştahından rahatsız olan uzaylının bütün dünya dillerinde aynı anonsu geçirmesidir. Ayrıca Faruk, gezegenimizde bütün yıldızlar aynı renkte ve göz kırpıyor. Satın aldığın yıldızı nasıl Deniz'e gösterecek. Bari gezegen veya uydu alabilirdi bence. Onları betimlemek kolay. Cennet-i Sükûn (Tevfik UYAR); Yerli Bilimkurgu'nun taçsız kralından Türk mizahisini ve arkeik özelliklerini taşıyan uzay operasında emeğin önemi anlatılırken aslında hayallerini ve düşüncelerini başkalarıyla paylaşmamayı vurguluyor. Öyküdeki kısa sürede gelen gencin öykünün espirisi olduğunu gösteriyor. Öyküde birazcık mantıkdışı hareket ise gezegenin yaşanabilir sınırında olup olmaması yanı sırası yerderisinin insanın rahatça soluk alıp vermesine uygunluk konularına yüzeysel değinmediği için sanki bir romandan kesit okuduğumu his ediyorum. SS Disconnectus (Sadık Efe SARITUNALI); Öykünün adından dolayı %15 puan kırdıktan sonra gelecek vaat eden kalemden Tayfun Güneyer'in tahtını sallandıracak komedi uzay operası öyküsüyle bize Türkçe'nin uzay dili olmasını kanıtlaması beni çok mutlu etti. Cehennet yerine Tamuçmağ diyebilirdi. Öyküde kullanılan metaforlarla edebiyatımızın ünlü adları hatırlamamızı sağladığı için onu takdir ediyorum. İkiz Gezegen (Özge ARIKAL GÖNÜL); %100 bilimkurgu öyküsünde özenti yada kültür yozlaşmasına kapılmadan komedi tarzında yazılmış öyküde dünyanın ikizini detaylı bir şekilde betimlenemediği için uzay operası diyemeyiz. Ayrıca anaerkli düzendeki insansıların görünümlerini bize anlatılabilinirdi. Onların dışında öyküyü okurken hiç sıkılmadım aksine meraklı ve heyecanlı bir şekilde öykünün sonuna vardım. Ölümcül Hata (Mehmet KARDAŞ); Korku teması ile yoğrulsaydı çok güzel bir öyküye dönüşecekti. Bir Hakan Bıcakcı gibi iş temposundan dolayı laçkalanan sinirlerin etkisinden dolayı çevremizdeki bazı durumlar, psikolojik gerilim atmosferinde bizi hapse eder. Genç kalem, Bıçakcı'dan farkını öykünün sonunda okurlara sundu. Yapay zekayla işlenen otonomların bazen işi kolaylaştırdığı gibi bazen de tehlikeli araçlara dönüştüğünü görüyoruz. Kamyoncu (Sercan LEYLEK); %100 yerli bilimkurgu öyküsü olup da komik yanı yok denecek kadar az olup resmen soğuk espiri babında ortaklığı dondurdu. Öyküde Türk halkının fenonmenlere karşı merak ve araştırmayı bırakıp günlerce dedikodusu yapmakla vakit öldürüyordu. Bence en mantıklısı ABD'nin Ay'a gidip o cismi yok etme fikridir. Keşke fikri uygulasaydı belki de Ay'ımız yerinde kalacaktır. Bir de o cisim neden Ay'ı gezegenimizden ve Güneş Sistemi'nden çaldığını çok merak ediyorum. Durağan yapısına rağmen merak ve heyecan uyandırıyor. Çok Şükür Kolonisi (Emre BOZKUŞ); Öncelikle insanoğlunun imtihanı sadece bu gezegen olduğunu inkar etmemeliyiz. Burada kalem, Gökada'da Olacak O Kadar adlı skeç showda ülkemizdeki mevcut durumdan bahsedilmesini takdir ediyorum çünkü ülkeden durumdan habersiz olmadığını görüyoruz. Ünver Alibey'den dolayı doğru ad seçtiğine inanıyorum. Bence 1071 Kolonisi yerine Rabia Kolonisi yada Uyurgezerler Kolonisi de diyebilirdik. Burada hatalarımızdan ders almasak kuru kuru becerilerek can havliye bağırdığımızı işitmeyeceğimiz kesindir. Talebiniz Reddedildi (Toğrul SULTANZADƏ); Arz Cephesi'ndeki en yüksek dağında üçüncü kurt öldü. Bu gidişle dağda hiç kurt kalmayacak. Özgün ve sanatsal adı altında kafa ütüleyen Azerbaycan Türk'ü Sultanzadə, bu sefer %100 yerli bilimkurgu kriterine uygun bir öykü yazmış. Öyküde detaylı olarak ruhsal betimlemelerle durumu anlatmaya çalışırken öyküde geçen öykünç (simülasyon) yaşama nasıl mahkum edildiğini anlatılsaydı belki öykü bizden hak ettiği değeri alırdı. İnsanoğlunun sonunu nükleer ile olacağını düşünmüyorum çünkü Tanrı, bu durumun gerçekleşmesine asla izin veremez. Kumarbaz (Ali Okan PANDAR); Kalemden ilk defa %96 oranında yerli bilimkurgu öyküsünü okudum. İnsanoğlu'nun kızıl gezegene yerleştiği bir gelecekte at yarışları meraklıları devam edeceğini görüyoruz. Mecha-At birleşik ad baya sırıttığı için "at yarışı görücüleri", "öykünt [öyküç + yunt (at)]", "Darganat [dargan (metal) +at]" ve "yasamat veya yasalmat [yasama veya yasalma (sahte) + at] türetmeleri kullanılabilinir çünkü mekanik at veya at robotları demek mecburiyetinde değiliz. At yarışı görücüleri yüzünden boşanmışsa eşine az ilgi gösterdiğini anlıyoruz. Bir İhtimal Daha Var (Nur İpek ÖNDER MERT); Ayakları sağlam bir şekilde yere basan bilimkurgu öyküsünde öpüşme yoluyla bulaşan salgından bahsedilirken neden Aztekin'in intihara teşebbüsü hakkında detaylı bir açıklama olmadığı gibi göze batan mantıkdışı bir olgu vardır. İnsanoğlu, ölümsüzlüğü bilim teknikle sağlamayı düşünüyor ama hayatın sadece maddi boyuttan ibaret olduğunu sanmasın çünkü Azrail gelir kendi ne bilim der ne de teknik, ölümsüzlük sadece düşsel kurgularda, her canlı ölümü tadacağı bellidir. Evcil (Gökhan CILAM); Öyküde işgörücülerin (robotların) ve mankurtların (sibernetik organizmaların) hüküm sürdüğü gelecekte insanoğlu, nükleer patlamayla kendilerini katletmişler. İşgörücüler ve mankurtlar, insanlar gibi Türkler arasında yaygınlaşmış adlar kullanıldığı öyküde mantık hatası; insanların klonlanma teknolojisi kullanılırken klonu olduğu insanların duygularını ve hayalleri birebir yaşamasıdır. Kıyametten önce nükleer patlama olacak mı? Bilemeyiz ama sevgi bu öyküde metafor olarak karşımıza çıkarak insanlığın yerinde yönetimi ele geçirken sevgi ne yaptığının farkına varmaması da insanoğlunu anlatıyor. Yedinci His (Murat Kaya BEŞİROĞLU); İlk kez bu kadar şaşkın bir şekilde öykü okudum çünkü kalem, Türk Bilimkurgu Edebiyatı'nın taçsız kralı olduğunu kanıtlamasına rağmen neden bilimkurgu emareleri yok denecek kadar ve düşsel kurgunun ön planda olduğu öykü yazmış. Öyküde Okan'a yıldırım çarpması sonucunda Okan'ın yeni yetisi olarak yedinci hise sahip oldu. Yedinci hissin altıncı histen farklarını anlatmadan ve olayların derinlik kazanmadan öykünün sonundaki Oya ve Alp'ın tuhaf görünümlerini detaylı anlatılsaydı hangi tür olduklarını anlardık. Mesih Ne Der? (Ruhşen Doğan NAR); Öykü teknikleri açısında yerli bilimkurgu ruhuna uygun olsa da bir konuda kalemle hemfikir değilim. Birincisi İsa (as), Tanrı'nın oğlu değil Tanrı'nın kulu ve yalvacıdır. Bir de alemlere rahmet olarak gönderilen Muhammed (sav)'i müjdeleyen ve İsrailoğulları'na gönderilen son yalvaçtır. İkincisi de Tevrat, Zebur ve İncil bozulduğu için onların içindeki ayetlere biat edemeyiz. Belki bu öykü, Hristiyan toplumlarda takdir görülebilir ama Yerli Bilimkurgu öyküsü diyemeyiz çünkü Türk toplumu müslüman olduğu için yalvaçları kurgulamak günahtır. Nedeni de yalvaçlar, Tanrı'nın günahsız kulları olduğu için kurgular da yalandır. Bunun yerine akıl tanrıları uygulaması olsaydı (bizdeki Mergen Ne Der? yeğlerim) benden tam geçerli not alırdı. Yarı Tanrılar, Yeni Yaratıklar (Seran DEMİRAL); Koronavirüs salgınına çözüm bulunan aşılara karşı kuşkulardan çok güzel bir bilimkurgu yazılsa da öykünün bir yerinden sonra kalemle hemfikir değilim. Birinci mutantlaşsak da ölümsüz olamayız. İkincisi de Darwin evrim teorisinde inanmadığım için insandan transhüman türüne evrileceğimize inanmıyorum. Evet belki Naoko Takeuçi gibi feminist olup din ve toplum normlarına meydan okusa da dahi bazı gerçekleri inkar edemeyiz. Bu öykü uluslararası bilimkurgu türünde yazıldığı için Türk kadını olarak uluslararası bilimkurgu edebiyatına hizmet etmesinden gurur duyarız. Lunar Paradise Oteli (Selim ERDOĞAN); Eğlenceli bir Ay tatili anlatan bilimkurgu öyküsünde Baykonur Uzay Üssü yerine Libya'daki kurgusal uzay üssünden aya gitmesi bana çok manidar geldi. Araplar, İngiliz ve Fransız parmaklarında hatta kucaklarında oynatmaktan ne zaman fırsat bulup uzay mühendisliğine adım atacaklar. Ayrıca hırsızlıklarla bilinen Grekler'in ne zamandan beri uzay çağına girdiler de haberimiz olmadı. Helen Task yerine Kaguya Tsukino adında bir Japon kadın yönetici tarafında Kaguya Gümüş Bin Yıl Krallığı Oteli inşa edilseydi daha etkileyici olurdu. İsmini Aramak (Ezgi ÖZBEK ŞENEL); Öncelikle paralel evren de zaman yolculuğu gibi bilimsel tekniklerle keşfedilmediği için bu tür, bilimkurgunun düşsel kurguya kayan türlerinden biridir. Öyküye dönersek paralel evrende yaşamın devam etmesi için normal evrende o karakterin ölmemesi gerekir. Bir de paralel evren olması bana düşsel kurgu gelmesinin nedeni; insanoğlunun sadece bir ömrü vardır ve o ömürdeki yediği haltlar ve iyiliklerden sadece kendisi sorumlu gelir. Paralel evren işlendiği gibi tin göçü (reenkarnasyon) de işlenmelidir çünkü paralel evrenden daha mantıklıdır. Sadece belli bir yere kadar. O yer de sapıtıp ölümü ve ahireti inkar etmesidir. Öyküde verilen mesaj da inşaatların tutarsızlığı yüzünden nice canların su gibi tüketilmesinden dolayı inşaatla uğraşanlara empati yetisini sağlamayı çalışıyor. Kralın Bütün Atları (Münevver UZUN); Öykü geçmişte mi yoksa gelecekte mi geçtiği belli olmasa da bellek transferi teknolojisi sayesinde artık seri katiller rahatlıkla ortaya çıkabilir. Bu teknoloji başarılı olabilir mi? Bilemem ama keşke öyküde bu teknolojiden daha detaylı bahsedilseydi nasıl belleği kavrayıp onu kayıt altına aldığını bilseydik onu aklımda resmederek öykünün ayakları sağlam bir şekilde yere basıp basmadığını görecektik. Korkuverse (Özlem ERTAN); Öykünün adındaki verse sözünü iki boyutlu anlam taşıyor. [Universe sözü ve verse (şart kipi)]. Öykü adıyla ve kalemin korku-gerilimdeki becerisini gözönünde bulundurursak bilimkurgu, ürpertici korku yani çığlıklar attıran korku ve komedi türlerinin uyum içinde dans eden bir öykü olacağı sinyali verirken öyküyü okurken resmen düş kırıklığı yaşadım. Türk demonları kullanmak yerine batı korku figüranları kullanmak beni resmen şaşırttı. Bir Aldatma Hikayesi (Kadri Kerem KARANFİL); Rahmetli'yi saygıyla anıyorum. Bu öyküye yapacağım bilimkurgu yazanlara yol göstereceğini umuyorum. Sıkılmadan ve yüzünde gülümseme bırakan öyküde işgörücülerin (robotların), insanlara aşık olması ve onları kıskanması bana mantıklı gelmiyor. Bir de bir insanın işgörücüyle evlenmesi, kendini tatmin edecek deliksiz yaşamaya mahkum olarak yorumluyorum. İşgörücünün elektrik süpürgesi kıskanması bana saçma geliyor. Ustalara Saygı Kuşağı (Öznur BABUR); Küresel çaplı bilimkurgu türünde yazıldığı için yerli bilimkurgu kriterime uysa da öyküdeki uçuk mantık hatası yüzünden öykü sınıfta kaldı. Uçuk mantık hatası da geçmişte zaman makinesi icat edilmediği için geçmişe geleceğe zaman sıçraması yaşaması olmaz. Ancak makul bir açıklama ile yönetmenin günümüze nasıl geldiği konusunda bir kanıya varmadan okura bu etkiyi geçirmelidir. Zzzt! (Metin UÇAR); %75 oranıyla yerli bilimkurgu öyküsü sayılmasının nedeni %25'lik uzaylı adlandırmasından dolayı. Zzzt! Türkçe olmayan bir dilden Atrap sözünü kullanarak uzaylı medeniyeti adlandırıldığından dolayı öykünüz kısmen beğenme kuralına uysa da beğenmedik kategorisine dahil oldu. Zzzt! Öyküde uzaylı medeniyeti, dünyalar gibi misafirlere etikdışı muamele etmez çünkü onlar, gelişmiş uygarlıklar olduğundan dolayı misafirleri, güvenlik ekipleri eşliğinde gezegeni tanıtırdı Zzzt! Aradığınız Türk Bilimkurgu Edebiyatı'na ulaşmadınız. Lütfen bir sonraki öykü seçkisine kadar aramayınız Zzzt! Sen, Ben, O (Gurur ASİ); %75 oranıyla yerli bilimkurgu öyküsü sayılmasının nedeni %25'lik uzaylı adlandırmasından dolayı. Zzzt bizzt! Türkçe olmayan bir dilden İngarot sözünü kullanarak uzaylı medeniyeti adlandırıldığından dolayı öykünüz kısmen beğenme kuralına uysa da beğenmedik kategorisine dahil oldu. Zzzt bizzt! Uzaylılar goril biçiminde olup işgörücüler gibi cızırtılı konuşup hareket ediyor? Onlara ileri gelişmiş uygarlık muamelesi güterek onları gelişigüzel betimlemek yerine adam akıllı betimler misin Zzzt bizzt? Bir de ileri gelişmiş uygarlıklar için insanlar gibi despot ve ırkçı değiller. İğneler (Bertuğ KODAMANOĞLU); Okurken içimden "tam %100 yerli bilimkurgu" diyecektim. Öykünün sonunda Felati kavramı ne ya? Ne ara uzaylılara yabancı isim verme hastalığına kapıldık. Bu adla bir çuval inciri mahvetti kalem. Öyküye dönersek insanoğlu her zaman alaycı, küçümseyici ve büyük konuşur. Nereye giderseler başlarına aynı şeyler gelir. Bir de insanoğlu imtihanı bu gezegendir. Başka gezegene giden insan varsa o da Tanrı'nın dilemesiyle olur. İkinci Kaptanın Varoluş Sıkıntısı (Sinan İPEK); Mademki özgünlük olsun diye abuk sabuk adlar seçiyorsanız o uzaylıyı veya yaratığı adamakıllı ve detaylı bir şekilde betimleyin ki onun duygularına ve iç dünyasına ortak olalım. Kurguya dönersek karakomik tarzında bir öykü olmadığı su götürmez bir gerçektir. Hangi kriter doğrultusunda öykü seçkisine dahil edildiğini çok merak ettim (!) Bir de uzay gemisinin amacından dahi bahsedilmemesi sanki öykü değil bir romandan heyecansız bir kesit okuduğum his ettim. Üç Küçük Robot (Emre POLAT); % 100 yerli bilimkurgu ruhuna sahip olsa bile materyalist olmadığım için Tanrı, dilerse var olan düzen biter. Ayrıca Uriel (daha doğrusu Çolpan) denilen gezegenler ve gök cisimlerinden, hatta hareketlerinden sorumlu başmelektir. Melekler dururken Tanrı ne ara tenekelere görev vermiş (!) Zamanı geldiğinde İsrafil denilen başmelek sûra üfleyerek Dünya sınavı bitirecek. Skriptoryum (Serdar YILDIZ); Öykünün adı burada Türkçe çevirisi Senaryo Salonu demektir. Öyküde uzaylılar, insanoğlunu kendi gezegenlerinde senaryo salonu (oyunu görünüşe koyma otağı demeyi yeğlerim.) kurarak öykünç yaşamlar tasarlamayı amaçlıyorlar. Bunları yaparken öykünç yaşamlara ışınlama da ise gen haritasını bilgisayara geçiriliyor. Öykü dikkatimi pek çekmedi çünkü detaylı bir anlatım olmadığı için öyküyü görünüşe koyamıyorum. Uzaylı kavramında beklentimi karşılayan Şeran, Özdeş ve Yamanol'un öykülerine hak ettiği değeri verirken Murat Kaya Beşiroğlu-Tevfik Uyar rekabetinde ise Tevfik Uyar, Arz Cephesinde kurulan bilimkurgu parkurunda üstünlüğünü gösterdi. Burada yazar egosu senin kalemini etkilenmesine izin vermemeyi ve bu egoyu okuruna nüfuz ederek kalp kırmamayı bileceksiniz. Ayrıca Demiral ve Ertan ise beklentiyi gösteremedi çünkü kalemlerine sinen korku gerilim türünü bilimkurgu türüyle başarılı bir şekilde birleştiremediğini görüyoruz. İnancım gereği bir öykü teknik açısında güzel olsa da benden kırmızı kart gördü. Keşke başka kavram üzerinde bizimle karşılaşsaydı. Şunu unutmadan söyleyim ki bazı öyküler karşısında Ayrılsak da Beraberiz dizindeki Gündüz karakterinin dizi boyunca yaptığı soğuk espiriler komik ve neşeli geldiğini ifade ediyorum. Kısmen beğendiğim bilimkurgu öykü seçkisini okuyup okumamayı sizlere bırakıyorum. Umarım bazı isimler yazarlık egosu bir kenara bırakıp elindeki okurları kaybetmek yerine kazanmaya çalışır çünkü Türkiye'de okuna oranını göz önünde bulundurur.
Arz Cephesinde Yeni Bir Şey Yok
Arz Cephesinde Yeni Bir Şey YokKolektif · Fihrist Kitap · 202316 okunma
··
847 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.