Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Karanlığa alışamayan göz,ışıklı bir dünyadan geliyor demektir.
Platon (Eflatun)
Platon (Eflatun)
Devlet
Devlet
Mağara alegorisine göre bir grup insan, ömürleri boyunca karanlık bir mağarada elleri ve ayakları, etraflarını göremeyip yalnızca önlerinde bulunan duvara bakabilecek pozisyonda bağlı bir şekilde hapsedilmiştir. Doğdukları andan itibaren hayatlarını bu sistem altında yaşayan insanların görebildikleri tek şey mağaraya ışığı sızan ateşin önünden geçen insanların, hayvanların veya nesnelerin gölgeleri; duyabildikleri ise yine bu insanların veya hayvanların seslerinin yankılarıdır. Hayatları, görüp duydukları bu gölge ve seslerin gerçekliğine inanmakla geçiyor. Bu noktada Platon’un geliştirdiği varsayıma göre, içeride bağlı bulunan mahkumlardan bir tanesi prangalarından kurtulmuş ve mağarada serbest şekilde dolaşmaya başlamıştır. Başlangıçta ateşin ışığından gözleri kamaşsa da sonrasında yavaş yavaş gerçek sandığı gölgelerin kaynağını görerek bunların tamamen bir yansımadan ibaret olduğunun farkına varmıştır. Ardından mağarayı terk edip dış dünyanın gerçekleriyle karşılaştığında gördüklerini anlatmak üzere mağaradaki arkadaşlarının yanına gelip her şeyin bir yanılsamadan ibaret olduğunu anlatmıştır fakat arkadaşları, görüp duyduklarından başka bir gerçek olduğuna inanmamışlardır. Hatta diğer mahkumlar bu farklılığı tamamen reddedip, kendisinin aptal ve kör olduğunu iddia ederek serbest bırakılma eylemine şiddetle karşı çıkmışlardır. Platon mağara alegorisinde kusurlu ve eksik durumda olan mağarayı toplumla, mağaradaki mahkumları toplumun herhangi bir bireyiyle, zincirleri toplum kurallarıyla ve duvara yansıyan gölgeleri toplumda kabul gören doğrularla bağdaştırır; hakikatin peşine düşen ve arkadaşlarını aydınlatmaya çalışıp dışlanan bireyi ise dönemin filozofları ve sorgulayıp doğruyu arayan insanlarla. Platon’un 2400 önce kurguladığı mağara alegorisi, evrensel ve zamansız metaforlardan birisidir. Bu alegoriyle birlikte Platon; sürü psikolojisiyle özgürlükten uzak ve toplum tarafından belirlenmiş doğruların çizgisinde, kendi algı mağaralarında yaşayan insanları anlatmayı hedefler. Prangalarından kurtulmuş ve hakikatin peşinde koşan kişinin aydınlatmayı hedeflediği bu insanlara ulaşabilmesi oldukça güç olacaktır. İnsanlar alışkanlıklarına bağlı varlıklardır ve bu durumda gerçeklerle yüzleşmek cesaret ister. Bu insanları zincirlerinden kurtarmak bir noktada mümkün olabilmekle birlikte; yeni düzene adapte olma sürecinde karşılaşılabilecek zorlukların sonucunda muhtemelen konfor alanına olan bağlılıklarına yenik düşüp, özgürlükleri ellerinde olsa bile prangalarından kurtulmuş vaziyette alışık oldukları mağaradaki yaşantılarına geri döneceklerdir. (Hilal Taylan)
·
899 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.